top of page

ABANT & GÖLCÜK

         GEZİSİ

ABANT

      

      Bu kez yorucu iş hayatının stresinden, büyük şehir trafiğinin karmaşasından kurtulmak isteyen doğa severler için bir rota düzenledim. İstanbul’un doğu sınırlarını biraz geçtikten sonra Bolu’ya çeviriyoruz direksiyonumuzu. Aslında mesafe olarak biraz uzun gözükebilir gözünüze ama yolculuk süresine bakarsanız yağmurlu bir iş günü dönüşü eve gelirken, yolda küçük bir trafik kazası olduğunu varsayın, o zaman süreci içinde ulaşırsınız bu güzel beldeye.

     

     Bolu şehri ve özellikle yakın çevresi, muhteşem bir doğa cenneti. Bolu’ya yapacağınız bir hafta sonu gezisi tüm bu güzellikleri görmenize yetmeyecek tabi ki.  İstanbul-Abant arası yaklaşık 280 km ve yol araçla ortalama 3 saat sürüyor.  Abant Gölü ve çevresi Milli Park statüsünde olduğu için giriş ücreti 12.TL. Bir bölümü yarı bataklık olan bu tatlı su gölü, ilkbahar mevsiminde sarı ve beyaz renkli nilüfer çiçekleriyle donanmış durumda. Bu ve bunun gibi benzersiz florası, o eşsiz güzellikteki gölü inanın özel bir konuma sokuyor.

     Gölün uzunluğu yaklaşık 900, en derin yeri ise 18 metre kadar. Göl çevresinde yapacağınız bir gezinti için sizlere farklı seçenekler sunuyor. İsteyen bir bisiklet, isteyen doru bir at kiralayabiliyor. Çocuklu aileler için fayton kiralamak da var alternatifler arasında. Abant Gölü’nün çevresi yaklaşık 7 km. İlk ve sonbahar mevsimleri yürüyüş yapmak için ideal sezon. Benim fikrimi sorarsanız, kışın gitmenizi öneririm. Belki fazla yürüyüş imkânınız olmaz ama bir kısmı donmuş bu şirin gölün üzerindeki ördekleri seyretmek için dahi kış mevsiminde Abant'a gidilebilir. O güzel yeşilliği bir de ak bir tülün arkasından seyretmenizi öneririm. Gölün çevresi başta çam ve köknar ağaçları olmak üzere sarıçam, kayın, karaçam, meşe, kavak, dişbudak, gürgen, söğüt ağaçları ile çevrilidir. Bunlar yetmezmiş gibi alıç, kuşburnu, muşmula, böğürtlen, çilek gibi meyveli bitkiler, çeşitli mantarlar ve kokulu dağ çiçekleri yönünden de zengin bir bitki örtüsü ile örtülüdür. Gölde, Abant alası denilen özel bir alabalık türü ile benekli mercan balığının yaşaması ise işin cabası.

 

     Göl kenarındaki otellerde yer bulmak ise işin sıkıntılı bir yanı. Hafta sonu gideceklerin önceden rezervasyon yapmaları şart. Abant'ta mevcut tesisler de konaklayabileceğiniz gibi göle ulaşmadan yol üzerinde de bir çok tesis bulunuyor. Yakın çevrede beş yıldızlı oteller de mevcut. Bunların içinde en iyisi Gölcük yolu üzerinde bulunuyor. Gazelle Resort, gerçekten kaliteli. En müşkülpesent müşteriyi dahi memnun edecek türden.

GÖLCÜK

      Gölcük, Bolu merkezden 17 km uzaklıkta. Yedigöller yol ayrımını geçtikten sonra 1. veya 2. kavşaktan sola (güneye) sapmanız gerekiyor. Gölcük veya Seben tabelalarını takip edin, yol sizi götürüyor. Aladağların eteklerindeki göle kadar düzgün asfalt bir yolu var. Gölcük Milli Park statüsünde olduğu için burasının da girişi 12.TL. Gölcük gölünün çevresi trafiğine kapalı. Bu nedenle Tabiat parkına girdiğinizde arabaları otoparka bırakıyorsunuz. Göl çevresini dolaşırken sizler de doğa ile baş başa kalıyorsunuz. O bin muhteşem tabiat ana, beyaz örtüsü ile örtmüş gölün üzerini bir sevgiliye sarılırcasına. İnsanın üstünde yürüyesi geliyor gölün üzerinde. Gölün büyüsü insanın içini öylesine güzel ısıtıyor ki, kişi hissetmiyor bile eksilerdeki dereceleri. 

     Gölcük yapay bir göl, yani gölet, 1958 yılında oluşturulmuş. Yıllar içerisinde büyütülerek bugünkü konumuna ulaşmış. Göl kenarında güzel ve bakımlı bir yürüyüş parkuru bulunuyor. Zaten göl de çok büyük olmadığı için çevresini kısa sürede dolaşabiliyorsunuz. Gölün denizden yüksekliği yaklaşık bin metre, çevresi ise binüçyüz metre olsa gerek. İlkbaharda kuş ve kurbağaların sesleri eşlik ediyor o güzel müzik ezgilerine. Gölcük, geldiğinizde dönmek istemediğiniz eşsiz güzellikteki yerlerden birisi işte. Gizli bir vadinin içine saklanıp bekliyor ziyaretçilerini yılın her mevsiminde. Bu güzel gölün kenarında, orman ve göl manzarası ile bütünlenmiş çok güzel bir dağ evi de bulunuyor. Orman Bakanlığının misafirhanesi olarak sadece onlara hizmet sunuyor. İnsanın ormancı olası geliyor.

    

     Boğazına düşkün olanlar için çok şık bir restoran ile bir de kır gazinosu bulunuyor. Yılın her mevsimi ziyaretçilere hizmet veriyorlar. Piknik yapmak isteyenler içinde güzel alanlar düşünülmüş. Parkın girişindeki markette kiralık mangaldan kömürüne, sucuktan ekmeğine gerekli her şey bulunuyor.

     Aladağlar'ın eteklerinde, çam ağaçlarının tam göbeğinde, bir nazar boncuğu gibi parıldıyor Gölcük. Bu güzel beldeyi dolaşırken, Köroğlu'nun sesini, nefesini ve ezgilerini yüreğinizde hissedeceksiniz.

    

      Gölleri, dağları, yaylaları, kaplıcaları ve tipik köyleriyle vazgeçilmez bir kent olan Bolu, yılın her mevsiminde bekliyor siz değerli konuklarını. 14'ü doğal 32'si suni olmak üzere tam 46 adet göle ev sahipliği yapan bu kente geldiğinizde, içinde bu kadar göl olan başka bir ilimiz var mıdır diye düşüneceksiniz. Bu beldeye yapacağınız ziyarette birkaç saat ayırdığınız taktirde, halk anlatılarının destansı yüzünü, Köroğlu'nun eşsiz dizelerinden öğreneceksiniz.

        Ben Köroğlu kara taşı delerim

        Bir vuruşta yedi yiğit bölerim

        Bozkurt gibi sürülere dalarım

        Koyunların, kuzuların melensin. 

bottom of page