top of page

ÇİZGİLER

ve

RENKLER

     Çizgiler ve renkler alır başını giderler diye bir söz vardır, bilmem bilir misiniz? Bilmiyorsanız da öğrenmiş oldunuz bu sayede. Elime kâğıt kalem geçtiğinde ya imza örnekleri atarım ya da bir şeyler karalarım kendimce. Yani rahat durmam genellikle. Eskiden kalemleri bile yerdim ya neyse. Sonunda dişler yenilenince kalemlerin tadına bakmak da rafa kalktı. İş hayatına atıldığımda, toplantılarda çevreme dikkat edince, bu alışkanlıkların sadece bende olmadığını da keşfettim. Özellikle büro işlerinde çalışan insanların büyük bir kısmının, uzun süren toplantılar sırasında kalemi eline alıp kâğıt üzerine bir şeyler çiziktirdiğini anladım. Bu bir resim de oluyor muhtelif desenli çizgiler de. Pedagog bir arkadaşıma bu durumu sorduğumda, bu tür karalamaların genellikle iç dünyamızın dışa yansıması olarak algılandığını, bu alışkanlıkların da okul sıralarında başladığını öğrenmiş oldum. Şimdilerde günlerin saat gibi geçtiğini düşündüğümüzde o günlerin kıymetini daha iyi anlamamıza yarıyor. Tahsil hayatımız boyunca bitmek bilmeyen ders süresini bir an önce bitirebilmek için bazı arkadaşlarımızın ne maskaralıklar yaptıklarını hatırlayıp gülümsüyoruz çok kere. Öğretmenin öğrencileri sözlüye kaldırdığı bir derste, özellikle de çalışmadıysanız sizde o derse gerçekten de geçmek bilmezdi o masum kırk dakikalık süre. İşte o tür günlerde veya sıkıntılı bir şekilde ders dinlerken yapmaya başlanan bu karalamaların ne anlama geldiğini bugün gayet iyi anlayabiliyoruz.

    

     Aslında konumuz çocuklar. Çocuklar, okuma-yazma öğrenene kadar dertlerini anlatabilmek için çoğu kez bu yola başvuruyorlar. Dil becerileri geliştiğinde de bu yolu kullanan çok sayıda çocuk olduğu da bilinen bir gerçek. Çocukların yaptıkları resimler ve karalamalar, iç dünyalarını, düşünüş biçimlerini ve yakın çevresiyle olan sorunları hakkında önemli bilgiler içeriyor. Bu resimler, onların iç dünyalarında olup-biteni bizlerin de anlamasına neden oluyor. Yaptıkları resim ve çizimlerin yanı sıra çocukların kullandığı renkler de uzmanların onları tanımalarına yardımcı oluyor. Kullandıkları çizgilerin ve renklerin değişik anlamları olabiliyor. Bunları anlamak için ise bu işin eğitimini almak gerekiyor. Bu küçük yazımda fazla ayrıntıya girmeden bazı basit ip uçları vererek tanıtmak istiyorum bu küçük afacanları. Kanmayın sakın siz onların acemice kalem tutuşlarına. Sizin asıl görmeniz gereken şey, neyi yapmak istedikleri ve bunu yaparken hangi rengi kullandıklarıdır.

  

      3-4 yaşlarındaki bir çocuğun kullandığı renkler ile bir bağlantı aramaya kalkmayın sakın. O yaşlarda renklerin pek bir anlamı yoktur çocuklar için. Genellikle hoşuna giden rengi daha sık kullanır. Ama rengin bir bağlantısı vardır mutlaka çünkü sevdiği insanın ve eşyanın resmini yaparken en çok sevdiği rengi kullanır. Dört yaşından sonraki çiziktirmeler ise daha da önem kazanır onları irdeleyenlerin gözünde. Çocuk üzüntülü durumlarda siyah, kahverengi gibi koyu renkleri kullanırken mutlu olduğu durumlarda ise genellikle sarı gibi açık renkleri tercih eder. Bir oyun sırasında dahi çocuğun ruh durumu hakkında bilgi sahibi olabiliriz böylece. Şayet çocuğunuz veya torununuz, yeşil rengi fazla kullanıyorsa uyumlu ve mutlu bir çocuk olduğunu da kolaylıkla anlarsınız. Mavi rengi kullanan çocuklar ise duygularını daha iyi kontrol eder ve özgürlüklerine fazla düşkün olur. Bu çocukların yaptıklarına fazla karışmamak ve onlara ölçülü davranmak gerek. Yoksa isyan ettirir işi zıvanadan kolaylıkla çıkartabilirsiniz. Annesi, babası ve aile büyükleri tarafından sevilen ve kendine değer verildiğini hisseden çocukların tercihi ise çoğunlukla sarı renkte yani sıcak bir renkte yoğunlaşır. Bazı çocukların kendilerine güvenleri doğuştan daha az olur. Büyüklerinin desteğine ve güvenine ihtiyaç duyan çocuklar da bu nedenle mor rengi fazla kullanır. Bu tür çocukların şımartılmadan ilgiye ve desteğe ihtiyaç duydukları unutulmamalıdır. Resimlerinde koyu renk kullanan yani soğuk renkleri seçen çocuklara ise aşırı özen göstermek gerek. Siyah, kahverengi gibi renkler özellikle karamsarlığın ve mutsuzluğun bir göstergesi olarak algılanmalıdır. Bu çocukları mutlu edecek nesneler bulunmalı ve bu konuda onlara yardımcı olunmalıdır. Beyaz saflığın ve temizliğin göstergesidir ama resimlerde bu rengi fazlaca görmek mümkün değildir. Buna karşılık kırmızı renk özellikle dikkat çekicidir. Bu rengin kullanımının karmaşık anlamları vardır. Bir yönü ile güveni ve hayatı ifade ederken diğer yanı ile tehlikeyi ve ölümü çağrıştırdığı unutulmamalıdır. Bunun nedeni için o çocuğun bilinçaltını bilmek gerekir. Bu ise bizim çözümleyeceğimiz bir konu olmayıp özel eğitim gerektirir.

    

     Biraz da çocuklarımızın yaptığı resimlere değinmek gerek. Resim analizi yaptığınızda çocuğun neyi çizdiği değil, asıl önemli olan nasıl çizdiğidir. Yaptığı resmin güzel olup olmaması hiç önemli değildir. Hiçbir resim tek başına yorumlanmamalıdır. Önemli olan çocuğun bunu niçin yaptığını anlayabilmektir. Hiç resim yapmayan veya çok az resim çizen çocukların muhtemel bazı problemleri olduğunu bilmemiz gerekir. Yolu olmayan bir ev veya penceresiz bir ev çizmişse çocuğumuz, ailenin dış dünyaya ve dostluklara kapalı olduğunu anlamak gerek. Siyah yuvarlak pencere yapan bir çocuğun ise ruhen sıkıntı içinde bulunduğu, yalnızlık çektiğini anlaşılmalıdır. Çocuğun çizdiği evin dış duvarları ince ve esnek çizgilerle çevrili ise bu o ailenin dış dünyaya ve dostluklara açık olduğunu gösterir. Bu resmi çizen çocuğun ve ailesinin arkadaş edinme konusunda bir sıkıntıları olmadığı anlaşılır. Çocuk bir ev resmi yapmış, çatının üzerini kiremitle kapatmış ise bu ev, ev kar ve yağmura karşı korunmuştur. Üstüne üstlük bir de bu evin bacasından duman çıkıyor ise yaşanan bu evde sıcak ve yoğun bir duygusal iletişim olduğunu anlamalıyız. Bu ev resmini çizen çocuğun kendinden emin ve dışa dönük bir çocuk olduğunu kolaylıkla anlamalıyız. Evinde sürekli eleştirilen, azarlanan, bağırılıp çağırılan bir çocuk insan yüzü çizerken kulak yapmayabilir. Kulakları çizmeyen bir çocuk eleştirileri duymak istemediğini gösterirken kulakları olduğundan daha büyük çizen bir çocukta kendisine anlatılanlardan hoşlandığını gösterir. Çocuğun yaptığı resimde kafanın normalden büyük çizilmesi duygusal ve sosyal iletişimde yetersizlik olduğunu anlatmakla birlikte kendini yaşıtlarından düşük gören ve anne-baba tarafından okul başarısı geri bulunan çocuklarda ortaya çıkar. Normalden küçük çizilen kafa ise arkadaş edinmede ve insanlarla ilişki kurmada zorluk çeken, içe kapanmaya eğimli çocuklarda görülür. Kalın çizgilerle çizilen, dişlerin göründüğü açık bir ağız çizildiyse, o çocuğun insanlarla konuşma isteğini gösterir. Kızgınlığını kötü ve küfürlü sözlerle ifade eden çocukların ağzı fazla açık çizdiği de çok görülmüştür. Kapalı, çizgi şeklinde çizilen bir ağız ise insanlarla ilişki kurmakta zorlandığını ifade eder. Bazı hallerde ise kendisine fazla baskı yapılıyorsa buna tepki olarak ta bu tür bir ağız resmi yapabilir. Çocuk bir resimde saçlara renk verirken bastıra bastıra boyuyorsa fiziksel olarak güçlü olmayı düşündüğünü ifade eder. Burnu, olduğundan büyük çizen çocuklarda ise ben algısının yüksek olduğu anlaşılır. Burnu çok küçük çizenlerde ise benlik algısının düşük, özgüveni zayıf olduğu anlamı çıkarılır. İki yana açılan kollar insanlarla yakın ilişki kuran, sevecen çocukların çizdiği resimlerde görülür. Bu insanlarla yakın ilişki kurma isteğinin de bir göstergesi sayılır. Gövdeye bitişik çizilen kollar ise genellikle insanlarla ilişki kurmada zorluk çeken çocukların çizimlerinde görülür. Kolların hiç çizilmemesi yani unutulması ise çevreyle ilişkilerin olmadığına işaret eder. Kolsuz olarak çizilen aile büyüğü resmi ise çocuğa yeterince ilgi göstermediği şeklinde algılanmalıdır. Resimde bacakların çizilmemesi ise çocuğun başkalarının desteğine ihtiyaç duyduğunu gösterirken bacakların sağlam ve dengeli çizilmesi o çocuğun kendine özgüveninin tam olduğunu gösterir. Özgüveni zayıf çocuklar yaptıkları insan resimlerini kâğıdın ebadına göre küçük yapar ve kullandıkları renk de az olur. Hiperaktif çocuklar, coşkulu ve çok renkli resim yapar ve çoğu kez resimleri hep yarım kalır. Ev içinde büyüklerinden şiddet gören çocukların yaptıkları resimlerde ise şiddet içerikli olur. Bir çocuk okula gitmekten korkuyorsa, okul içinde kendisiyle birlik de anne-babasını da çizer. Hiç resim yapmayan veya çok az resim çizen çocukların muhtemel bazı problemleri olduğu ve bunlara dikkat edilmesi gerekir. Parçalanmış aile çocukları ise genellikle resimlerinde, özlemlerini ve mutsuzluklarını dile getirirler. Ancak her çocuğun dile getiriş ya da tepkisinin şiddeti farklı olacaktır. Çünkü bu süreçte çocukların yaşı, gelişimi ve çevre şartları değişiklik gösterir.

    

      Tabi bu konular bu kadarla bitmez. Büyük resim, küçük resim, abartılı resim ve daha niceleri. Şunu iyi bilmelisiniz ki bu resimlerden sonuç çıkarmak için tek bir resim yetmez. Bu sizin yanlış değerlendirme yapmanıza neden olabilir. Bunun için onlara mümkün olduğunca daha fazla resim yapması için olanak sağlayıp, resimlerini anlamaya çalışın. Önemli bir ip ucu keşfettiğinizde ise işin uzmanına giderek kararı ona bırakın.

bottom of page