top of page
Aziz Nesin
  • Facebook Social Icon
  • Twitter Social Icon
  • Google+ Social Icon
  • YouTube Social  Icon
  • Pinterest Social Icon
  • Instagram Social Icon

               Mehmet Nusret Nesin veya bizim bildiğimiz adıyla Aziz Nesin. Neredeyse kırklı yaşlara yaklaşırken başladığı yazarlık yaşamında ülkemizin en üretken yazarı oldu. Ömrü boyunca, sözünü ve kalemini hiç sakınmadan kullandı. Şiirle girdiği edebiyat dünyasına gazetecilikle devam etti. Beğenilen yapıtlarını mizah konusunda yaptı. O gelene kadar küçümsenen mizah yazarlığı, sayesinde şahsiyet ve kimlik kazandı. Aziz Nesin’in öyküleri, romanları, şiirleri, anıları, mektupları, masalları, fıkra kitapları, gezi kitapları, oyunları sayılamayacak kadar çoktur. Ülkemizin en ünlü mizah yazarı olup eserlerinin baskı sayısı sekiz milyonu aşmıştır. Düşünceleri, yazıları ve konuşmaları yüzünden sürekli baskı görüp cezalandırıldı. Edebiyatımıza kara mizah denilen türü yerleştiren isim oldu. Roman ve öykülerinde toplumun namussuzluklarını, ahlaksızlıklarını insanlarımızın riyakârlıklarını, erdemsizliklerini alaycı ve çarpıcı çelişkilerle anlattı. Yarattığı çarpıcı tipler vasıtasıyla kapitalist ekonominin toplumdaki olumsuz etkilerini eserlerinde yansıttı. Aziz Nesin, insanlara ve topluma mizah penceresinden baktı. Bu pencereden gördüklerini ise, güleriz ağlanacak halimize diyerek kaleme aldı. Roman ve hikâyelerinde şekil ve biçimden ziyade ana fikir ve düşüncelerine ağırlık verdi. Onun için kullandığı dil ve anlatım önemli olmadı. Yapıtlarında edebiyat yapmaktan çok vereceği mesajla mizahi bir eleştiri yapmak için çalıştı. Yazdıklarından kıssadan hisse çıkarılması için argo kelimeler kullanmaktan sakınmadı. Eserlerinde komik olan, anlatılan olayın kendisiydi. Bunu yazarken araya girmeden, olaylara mesafe koyup dışarıda kalarak anlattı. Toplumsal ahmaklıklarımızı, batıl itikatlara, hacılara, hocalara kanan ve kitlesel zaaflarımızı ortaya çıkarmak için yazdı. Toplumun budalalıklarını ve aptallıklarını ön plana çıkararak, bu konuları mizaha çevirmek için uğraştı. Zayıf insanların zaaflarından faydalanarak onların sırtından geçinen yarı uyanık tipler yaratmakta ustalaştı. Aziz Nesin, kendi kurgusuyla zaten komik olan  olayları geleneksel masal biçim ve motifleriyle zenginleştirerek öykü yazmada farklı teknikler geliştirdi. Bu yeni yarattığı yazım biçimi ile masalda öğretici bir yorum tekniği getirdi. Yazdığı eserlerde sosyal, ekonomik, kültürel, sportif olaylardan, kişi ve kurumlardan istifade etmeyi başardı. İyi bir gözlemci olduğu için çevresinde olup bitenden ve özellikle siyasi gelişmelerden güzel kurgular çıkardı. Çevresinde gördüğü kişilerin ve toplumsal yaşamın aksayan yanlarını mizahi bir yaklaşımla ele aldı. Aslında o mizah demeyi de pek sevmezdi, gülmece derdi genellikle. Ne hikmetse bu tanımlaması da tutmadı edebiyat çevrelerince. Çocuk kavramına özel önem verdi. Bu nedenle onlar için birbirinden güzel hikâyeler yazdı. Bu da yetmedi, yazdığı kitapların geliriyle kendini devam ettirecek bir vakfı onlar için yarattı. Eğitim olanaklarından yoksun çocukları topluma yararlı bireyler şeklinde eğitebilmek için çalıştı. Yüzlerce gencimizi topluma kazandırdı. Muhalif aydın kimliğini ise yazarlığı süresince hiç bırakmadı. Kadın Olan Erkeğin Hatıraları ve Erkek Sabahat romanlarında kadın-erkek ilişkilerini anlatmıştır. Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz, Tek Yol, Surname, Saçkıran isimli romanlarında hapishane romanlarıdır. Şimdiki çocuklar harika romanında çocuk eğitimi ile yanlış olarak gördüğü kökleşmiş değer yargılarını eleştirmiştir. Tatlı Betüş’te sosyete olarak geçinenlerin iç yüzünü anlatmış, Gol Kral’ın da ise futbolun kitleleri uyuşturucu gibi kendine nasıl bağladığını göstermiştir. Aziz Nesin, her dönemde izlendi ve mahkeme kapılarında süründü. 250 defa yargılandı 5,5 yıl hapis yattı, bütün bu olanlar onu yıldırmadı. Halkın % 60 aptal dedi millet ayağa kalktı, ölümle tehdit edildi. Sivas’ta yakılmak istendi, 35 insanımıza mezar olan Madımak katliamından kurtuldu ama yine de aldırmadı. Son nefesini verene kadar doğru bildiği yoldan hiç ayrılmadı, çağından sorumlu aydın kimliğinden kimseye taviz vermedi.

   

           Sizlere Aziz Nesin’in Zübük isimli romanını tanıtmak istiyorum. Roman kahramanı Zübükzade İbrahim Bey kasabada kurnazlığı ile tanınan bir şahıstır. Hükümetten bazı yetkililerin onu görmek için kasabaya geleceği haberi kasabaya yayılmıştır. Bölgedeki Alucalı köyünün komşu köyle arazi meselesi yüzünden sorunları vardır. Bu sorunu çözmek için Zübük’ten yardım istemişler, ona binlerce lira para vermişlerdir. Kimisi kardeşini parasız yatılı okula sokmak için, kimisi başka sebepten birçok kişi ona para kaptırmıştır. Bir gün hepsi toplanıp kapısına giderler. Amaçları kaptırdıklarını geri almaktır. Zübük gelenleri güler yüzle karşılayıp içeri alır. Zübük cin fikirli olduğu kadar da hilekârdır. Diğer odada Jandarma komutanı ile bir görüşmesi olduğunu, biter bitmez yanlarına gelip onlarla görüşeceğini söyleyip yan odaya geçer. Zübük sözde komutana, köylülere iyi davranmasını öğütlüyormuş numarası yapar. Bu konuşmaları duyanlar geldiklerine pişman olur. İşin aslı sonradan anlaşılsa dahi Zübük halkı her seferinde kandırmaya devam eder. Önce kasabaya belediye başkanı da olur, daha sonra ise milletvekili olup Ankara’ya yerleşir. İkinci kez aday yapılmadığında ise muhalif partiye geçer ve seçmenlerine kasabayı il yapma sözü verir. Tahsillisi tahsilsizi, kasabalısı köylüsü her seferinde ona inanmaktadır. Bunun nedeni çevresindeki insanların da ilk fırsatta Zübükleşmeye meyilli olmalarındandır. Her birinin içinde Zübük’ten bir parça bulunmaktadır. Romanda sadece avukat olan karakter bunun dışındadır. Toplum Zübüklük hastalığına yakalanmış gibidir. Yer yer acelecilik belirtileri hissedilse de Aziz Nesin’in romandaki anlatımı ve düşüncelerini kelimelere döküşteki ustalığı hiçbir şekilde yadsınamaz. Yeni düzen içinde gelişmeye başlayan Anadolu kasabalarında yüzlerce yeni Zübükler olduğunu anımsatıyor okura.Bir ülkenin içinden çıkabilecek bir mizah yazarından çok daha fazlasıdır Aziz Nesin. Memleket insanlarının %60'ının aptal olduğunu söylediğinde bir doktor kendisine hakaret edildiği gerekçesiyle Nesin'i mahkemeye vermişti. Mahkemede karşı savunmasında; ''evet doğrudur bu ifadeleri kullandım, ama ben %60'lık bir kesime söyledim, %40'lık kesime birşey demedim. Bu beyefendi çoğunluğun içine girdiği fikrine nereden kapılmış acaba?'' der. Hakim de adama sorar: ''gerçekten sizi kastettiğine dair bir kanıtınız var mı?'' haliyle adam olduğu yerde çaresiz, cevap veremeden kalır. Ve beraat eder yazar. Ama asıl finali müthiştir bu işin. Aziz Nesin mahkeme çıkışı gazetecilere şu beyanatta bulunur; '' Memleketimiz insanlarının %60'ının aptal olduğu, mahkeme kararıyla onaylanmıştır.

           

             1995 yılının Temmuz ayında öldü, vasiyetine göre tören yapılmadan kurmuş olduğu vakfın bilinmeyen bir köşesine gömüldü. Işığın bol olsun büyük usta.

bottom of page