top of page

KERİME  NADİR

      Kerim Nadir edebiyatımıza şiir yazarak girmiştir. Düz yazı türündeki çalışmaları dergilerde daha sonra yer aldı. Yazarın ilk romanı Yeşil Işıklar isimli kitabıdır. Genellikle kadın kahramanlarının üzerine kurguladığı duygusal, aşk ve serüven romanları üzerinde çalıştı. Romanlarından bazıları daha sonraki yıllarda sinemaya da uyarlandı. Kerime Nadir, romanlarında mekân olarak yalıları ve köşkleri tercih ettiği için ve kahramanlarını çoğunlukla tahsilli ve zengin kişiler arasından seçtiği için popülist romancı olmakla suçlandı. Ayrıca romanlarında dönemin sosyal ve ekonomik sorunları ile ilgilenmediği için eleştirildi. Bu nedenle eleştirmenler Kerime Nadir'i piyasa romancısı olarak küçümseyerek aralarına almak istemediler. Edebiyatçıların arasındaa küçük bir kesim, Kerime Nadir romanlarının halka okuma sevgisi aşıladığını anlayabildi. Kerime Nadir, yazarlığı süresince kırkın üstünde roman yazdı. Hayatı boyunca hiç evlenmemiş olması, hiç âşık olmadığını ifade etmesi onun ne kadar büyük bir hayal dünyasına sahip olduğunu göstermektedir. Belki de aşkı tatsaydı o güzel romanları yazamazdı diye düşünmekten de kendimi alamıyorum. Toplumu etkileyen bir romancıyı sadece melodram yazarı olarak görmezden gelmek bana göre doğru bir yaklaşım değildir. Kerime Nadir, romanlarında kolay anlaşılır, temiz ve duru bir Türkçe kullanmıştır, bu nedenle yapıtları kolay okunup anlaşılır. Genellikle aşka dair yazdığı için toplumdan kopuk olmakla itham edilen yazar İkinci Dünya Savaşı’ndaki aşırı milliyetçiliği ve faşizanlığı konu ettiği Günah Bende mi? isimli romanı, bunun aksini kanıtlayan en çarpıcı örneği oluşturmuştur. Roman kahramanı, Rus zulmünden kurtulmuş bir Türk’tür. Yazar onun ıstıraplarını anlatırken Rusya’daki komünizme de karşı çıkmaktadır. Bunu yaparken aşırı milliyetçiliğin getireceği tehlikeleri de göstermeden geçmemiştir. İddia edildiği gibi sosyal yaşamdan ve siyasetten kopuk bir yazar da olmamıştır. Son dönemlerinde yazmış olduğu romanlarında, aşırı dindarlığa karşı bir duruş da göstermiştir. Nadir’in romanlarındaki erkek karakterleri kadın karakterlerine göre daha duygusal ve romantiktir. Kadın kahramanları biraz fettan ve hercai olarak betimlenebilir. Bunun sonucunda okuyucu, erkek kahramanlara biraz da acıma duygusu ile bakmaktadır. Kerime Nadir’in romanları genellikle İstanbul’da geçer. Yazarımız, romanlarında çok güzel tasvir etmiştir yaşadığı şehrin semtlerini. Kerime Nadir, romanlarının bazı bölümlerinde bir manzarayı veya bir çiçeği tahayyül ederken coşkuya kapıldığını görüyoruz. Günümüz genlerinin gerçek İstanbul ile tanışması ancak yazarımızın bu romanlarını okumaları ile mümkün olacaktır. Kerime Nadir, hiçbir şekilde hafife alınacak bir romancı değildir. Kırklı yıllarda yazdığı Gelinlik Kız romanı, kanımca edebiyatımızda feminist romanların öncüleri arasında sayılabilir. Romanın kahramanı olan genç kız, erkek egemenliğinin en üst düzeyde olduğu dönemlerde resim yaparak hayat mücadelesi vermeye çalışan bir karakteri temsil etmektedir. Yazar söz konusu romanında, bir evin bahçesindeki eflatunla karışmış pembe manolyaları çok güzel kelimelerle ifade etmiştir. Manolyanın beyaz olacağını savunan bir okuruna karşı ressam Çallı’yı da kendisine şahit gösterebilecek kadar yazdıklarının arkasında duran bir kişilik sahibidir. Şahsen, Hıçkırık isimli romanını okuyup ağlamayan bir insanı tasavvur edebilmenin zor olduğuna inan bir insanım. Kerime Nadir, yedi yaşında bir eve evlatlık gelen çocuğun evin kızına âşık olmasının öyküsünü çok dokunaklı kelimelere ifade etmiştir. Ayrıca bu romanın gerçek bir hayat hikâyesi olduğu da söylenmiştir. Önemli romanlarından birisi de Samanyolu isimli kitabıdır. Roman kahramanı, annesi doğumda öldüğü için teyzesi tarafından büyütülmüştür. Küçük çocuk büyüdükçe teyzesinin kızına âşık olur. Bu aşk onun hem tahsil hem de yaşamını menfi yönde etkilemiştir. Genç kız ise kuzenine karşı ilgisizdir. Romanın kurgusu bu minval üzerinde sürüp gider. Aslında kitap bir kara sevdayı anlatmaktadır. Bir döneme ismini yazdırmış olan bu roman iki kere filme alınmış, adına şarkılar bestelenmiş, gazetelerde yayınlandığı dönemde gazetelerin satışını arttırmış bir eserdir. Yazarın Samanyolu, Hıçkırık, Son Beste, Funda, Şahane Kadın gibi onlarca kitabı senaryolaştırılarak Yeşilçam da beyaz perdeye aktarılmıştır. Bana göre okurun ne istediğini bilen ve ona uygun eserler veren bir romancımızdır. Bir döneme adını yazdırmış kadın yazarlarımız arasında önemli bir konumu bulunmaktadır.

    Kerime Nadir’in Solan Ümit isimli romanı ise genç bir kızın kendisinden otuz yaş büyük evli bir adamla yaşadığı platonik bir aşkın öyküsünün anlatımıdır. Aşk bacayı sardığında genci-yaşlısı, tahsillisi-tahsilsizi fark etmeden tüm insanların gözlerinin kör olmasının bir anlatımıdır. Kerime Nadir’in döneminde böyle bir kurguyu yaparak onu kaleme almak dahi tebrik edilmeye değer niteliktedir. Romanı okurken aşkın büyüsüne ve ıstıraplarına tanık oluyor, roman kahramanlarının kırılganlıkları ile sizde üzülüyorsunuz. Roman kahramanı olan Sitare isimli genç kızın karakterindeki zayıflık ister istemez okuru da o atmosferin içine çekerek, yaşanan olayların etkisinde bırakıyor. Ayrıca romanın erkek kahramanı olan psikoloji profesörünün kendi kızından bile daha küçük yaştaki bir kıza boş yere ümit vermesi üzerinde düşünülmesi gereken önemli bir konu olarak karşımıza çıkıyor. Çevremizi dikkatli bir gözle irdelediğimizde günümüzde de bu tür olayların yaşandığını görebilmekteyiz. Yazarımız bu kitabı ile gençlere bazı mesajlar da vermiştir. İnsanların çoğunlukla mutluluğu başka yerlerde ve yanlış adreslerde aramaya çıktıklarını gayet güzel anımsatarak onların aradıkları mutluluğu çok daha yakınlarında bulabileceklerini de göstermiştir. 

bottom of page