top of page

Bir ASSOS

Rüyası

Athena Tapınağı

     Eski adıyla Assos, yeni adıyla Behram, Çanakkale il merkezinin 87 km güneyinde, Ayvacık ilçesine bağlı, antik dönemden kalma şirin küçük bir köy. Aynı zamanda Anadolu'da en iyi korunan antik kent. Ortaçağ’dan bugüne el değmemiş görünümü ile biraz ürpertici biraz da büyüleyici bir yerleşim yeri. Assos, volkanik bir tepenin eteğinde, Andezit kayalıkları üzerinde kurulduğu için farklı bir görünümü var. Çevresinin taş ve zeytin ağaçlarıyla kaplı görüntüsü ile ziyaretçilerini ister istemez etkiliyor. M.Ö. 6. yy' da yapılan Athena Tapınağı, eski yerleşim yerinin en üs kısmında yer alıyor. Üç kilometreyi aşan uzunlukta ve yirmi metre yüksekliğinde surlarla çevrili olan Assos antik kentinin içinde Athena Tapınağından başka amfi tiyatro, agora, stoa, nekropol ve cymnasium gibi diğer kullanım mekanları da gün yüzüne çıkarılmış. Behramkale Köyü ise Osmanlı döneminde kurulmuş eski bir köy. Antik şehir, yüzünü güneye yani denize dönmüşken, Behramkale köyü yerleşimi ters tarafa yani kara tarafına bakar. Köy, antik kent surları içinde kurulduğu için dikkat çekiyor. Behramkale, 150 haneli orta büyüklükte bir köy. 30 yıldır sit alanı olarak koruma altında bulunduğu için yeni bina inşa edilmiyor. Sadece eski yapıların restore edilmesine izin var. Taş evleri ve Arnavut kaldırımlı sokakları ile sevimli bir köy. Behram Köyün tepesinde ve Antik kent içinde, 14.yy’da yapılan Murat Hüdavendigar Camii bulunuyor. Camiinin içinde yer alan kadırga resimleri, Osmanlı cami mimarisinde pek görülmeyen bir örnek. Çevredeki Tuzla Çayı üzerindeki Hüdavendigar Köprüsü de görülmesi gereken tarihi bir eser. Köy içinde Assos Nar Konak, Assos 3 oda, İdasos Taş Odalar, Assosyal Otel, Alarga Hotel, Assos Mia Hotel ve Biber Evi gibi butik konaklama tesisleri var. İçlerinde bazıları köy evi ama köylü evi değil. Bir mimarın eli değdiği hayli belirgin. Doğa Köy Evi gibi bazıları da doğalığı ve çalışanlarının sıcaklığı ile öne çıkıyor. Bunların dışında pansiyon, lokanta ve kafeler de var. Köyün bir pazar alanı bulunuyor. Lakin bu tezgahlarda stres çarkından Tahtakale’den getirilen ıvır zıvıra kadar birçok gereksiz eşya satılması büyük  hata. Assos’un imajını zedeliyor. Behramkale’de mantı ve gözleme dışında  yemek alternatifi Mavi Kapı. Figen Hanım’ın ev yemekleri başarılı, mekânın ambiyansı da hoş. Behramkale Köyünde eskilerden kalma bir köy evi, doğallığı korunarak Hülya Sanat Evi'ne dönüştürülmüş. Bu mekânda, ebru çalışmaları, cam atölyesi gibi sanatsal faaliyetler yürütülüyor. Pelin İnal Camev & Assos Sanat Evi, Camcana Cam Dostları Sanat & Tasarım Atölyesi, Leleg Seramik Atölyesi ve Cansu Yılmaz Sanat Galerisi gibi atölyeler ise köye sanatsal anlamda canlılık getirmiş. Assos'un felsefe dünyasında özel bir yeri olduğunu da hatırlamak gerek. Dünyanın en önemli filozoflarından biri olan Aristo, üç yılını bu kentte geçirmiş ve bir felsefe okulu kurmuş. Bu nedenle Assos'ta her yıl Felsefe etkinliği yapılıyor. Fikir babası, kurucusu ve direktörü ise Doçent Örsan K. Öymen. 

Antik Liman Sokaklarında Gece Görünümü
Antik Liman Sahilinden Görünüm

     Antik kentin hemen altında ise eski Assos Limanı yer alıyor. Behramkale köyünde tepelik bir yerden denize bakıldığında antik iskelenin su altındaki kalıntıları görülüyor. Limana inen araba yolu dik ve virajlı. Yazın antik liman bölgesini taşıt girişine kapatıyorlar. Limana 50 metre kala arabanızı park edebileceğiniz bir park yeri mevcut. Limanı dolaşırken eski günlerde depo olarak kullanılan mekanların günümüzde butik otel ve restoran olarak kullanıldığına tanık oluyoruz. Bir kahve molası verdiğimizde, Midilli adası ile sanki iç içe geçmiş gibi yakın olan bu mekânda, kendimizi mitoloji ile özdeşleşmiş hissine kapılıyoruz. Assos ve çevresinde deniz suyu, berrak ve çok temiz ama bir o kadar da soğuk. Antik Limanın sahili bugün konaklama tesisleri ile dolmuş. Assos Limanı, Assos’un beki de en ilgi çeken yeri. Daracık taş sokaklardan oluşan, çok küçük bir yer aslında. Sit alanı olduğu için sadece yüzyıllık taş yapıların restorasyonuna izin verilmiş. Bu nedenle insanın gözüne ters gelen ve yapılaşmada ahengi bozan çarpık bir duruma rastlanmıyor. Bu limanda sadece turistik tesisler bulunuyor. Otellerin çoğu butik tarzında ve özenli restorasyonlar sonucunda faaliyete geçtikleri belli oluyor. Bölgenin sahili çakıllı olduğu için konaklama tesisleri, denizin üzerine ahşap iskeleler kurmuş. Gündüzleri güneşlenmek ve denize rahat girebilmek için akşamları ise masaları koyup restoran hizmeti verebilmek için bu iskelelerden yararlanıyorlar. Liman bölgesinin sahili, balık restoranları ile dolmuş ama fazla da başarılı oldukları söylenemez. Denizin tam üzerinde muhtarlığın açtığı bir de çay bahçesi var. Bunların dışında hediyelik eşya satan tezgahlar açılmış. Antik Limanda iki de dondurmacı var. Bal badem Assos’a özgü bir lezzet. Yahya Ustanın dondurmasını yemeden ayrılmayın derim bu mekândan. Antik liman bölgesinde Assos Nazlıhan, Assos Behram, Assos Kervansaray, Assos Elia, Assos Yıldız ve Assos Hotel gibi butik oteller ile daha hesaplı pansiyon ve kafeler de var. Bölgedeki konaklama tesislerinin çoğunun lokantası da bulunuyor. Köy içinde ve antik limanda yeni yapı yapmaya izin verilmediği için yer sorunu oldukça fazla. Tesisler çok dar bir alana sıkışmış. Gün geliyor yürümek dahi zorlaşıyor. Bu nedenle büyük konaklama tesisleri Assos’tan Küçükkuyu tarafına giden sahil yolu üzerinde konuşlanmış. 

Kadırga koyu sahilinden görünüm
Assos Dove Hotelin denizden görünümü

     Behramkale’nin iki üç kilometre doğusunda yer alan Kadırga koyundan başlayan konaklama tesisleri yol üstünde bulunan güzel koylarda da devam ederek Küçükkuyu’ya kadar sürüp gidiyor. Osmanlı zamanında hasarlı olan kadırgalar bu koyda tamir edildiği için koya bu ismi vermişler. Kadırga Koyu, mavi bayrak ödüllü bir koy. Uzun ince kumlu bir sahili, çakıllı ve berrak bir denizi var. Lacivert renkli sularda yüzerken insan,  mavi ile yeşilin anlatılmaz ahengini izleyip, özgürlüğün keyfini çıkarıyor. Akşamüstü başlayan imbat rüzgarı ise insanın sıcaktan bunalmasını önlüyor. Her tesisin deniz kenarında, kendilerine ait şemsiye ve şezlongları olan güneşlenme yerleri var. Ayrıca kıyı boyunca yemek yenilebilecek birçok kafe ve restoran da bulunuyor. Kadırga Koyu, bölgenin en eski turizm bölgesi. Bazı oteller 80'li yıllardan beri hizmet veriyor. Hem büyük oteller hem de kamping alanları iç içe geçmiş durumda. Yani isteyen çadırda isteyen yanındaki tatil köyünde konaklıyor. Bu bölgede 300 yatak üzerinde büyük ve lüks konaklama tesisleri de var. Genellikle butik oteller ön planda. Assos Dove, Aguila Hotel, Kadırga Otel, Assos Troy Otel, Assos Barbarossa, Assos Hunters Hotel, Assos Club Beyaz, Albena Club, Assos Club, Eden Beach, Park Hotel, Limonata Butik Otel, Assos Terrace Hotel bunların arasında ön plana çıkanlar. İçlerinde hem butik hem temalı olanlar da var. Örneğin Assos Barbarossa gibi. Bu otelin teması denizcilik. Adını da büyük Osmanlı kaptanı Barbaros Hayrettin Paşa’dan almış. Sahiplerinin denizcilik tarihine merakından dolayı otel bir nevi açık hava müzesine dönüşmüş. Bazı oteller ise her şey dahil konseptinde çalışıyor. Kadırga koyundan ayrıldıktan sonra yol Küçükkuyu’ya kadar yer yer sahil kenarından geçiyor. Bu yol üzerinde de konaklama tesisleri ile restoranlar var. Yolun ikiye ayrıldığı yerden dağ tarafına çıkarsanız Büyükhusun Köyüne gidiyorsunuz. Bu köyde de Sunaba Kasrı isimli büyük bir konaklama tesisi var. Taş konseptinde inşa edilen Sunaba Kasrı'nın, her biri  farklı 6 oda tipinden oluşan 23 lüks odası var.   Yola sağ taraftan devam ettiğinizde ise Kozlu Köyü sahilinde İda Costa bulunuyor. Kazdağları’nın denize en dik indiği noktada konuşlanmış, son derece şık ve zarif bir otel çıkıyor karşınıza. İki katlı taş kaplı binalar. Kullanılan malzemeler ahşap, taş ve cam. Tesiste her yer aydınlık, ferah. İnsanın gözünü yoran hiçbir şey yok. Yolun biraz daha ilerisinde bulunan Sazlı Köyü sahilinde yer alan Hotel Kanara ise çocuklu ailelerin tercih ettikleri bir yer. Denizin içinde doğal çocuk havuzu var. Anne babalar rahat yemek yesinler diye çocuk evi de düşünülmüş. Aynı bölgede bulunan Calidus ise daha kapıdan girer girmez insana farklı bir konaklama tesisi olduğunu hissettiriyor. Asırlık zeytin ağaçlarıyla örtülü, yirmi dönümlük alana kurulmuş olan Calidus Hotel, üç ayrı taş yapıdan oluşan 30 odalı şık bir tesis. Yörenin renkli taşlarıyla kilim gibi dokunmuş, doğayla bütünleşmiş özel bir tesis. Sazlı Altı mevkiinde bulunan Sardunya Motel de 12 ay açık butik bir otel. Bu otelin tepelerinde bir kayanın üzerinde kurulu Kartal Yuvası ise yeşil ile mavinin karıştığı muhteşem bir manzaraya sahip şahane bir dağ evi. 

Sivrice Koyunun panoramik görüntüsü
Assos Dionysos Otelinin görünümü

        Assos'tan Babakale yönüne gitmek isteyenlere de birkaç alternatif var. Bu bölge daha bakir ve vahşi bir güzellikte. Behramkale köyünden batı istikametine gitmek için Ayvacık Gülpınar yolu kullanılıyor. Babakale yönüne doğru 4 km gidip ilk sapaktan deniz tarafına yani sola sapın, Doseluna Şarap Fabrikasını solunuzda bırakın. Deniz kenarına kadar yaklaşık 2 km gidince Yeşil Liman’a ulaşıyorsunuz. Burası hiçbir turistik tesisin olmadığı, sadece birkaç yazlık evin bulunduğu kendi halinde küçük bir koy. Temiz denizi ve sessizliği için günübirlik denize girmek isteyenler tercih ediyor. Geldiğiniz yönden geri dönüp ana caddeye çıktığınızda sola sapıp yola devam edin. Korubaşı köyünü geçtikten sonra Koruoba Köyüne geleceksiniz. Denize doğru inen yol sizi Koruoba Sahiline götürür. Köyü geçtikten sonra yol biraz virajlı ama muhteşem manzaralı. Sahilde konaklamak için bir motel ve bir de butik otel var. Yerleşim daha ziyade yazlık evlerden oluşuyor. Koy sessiz ve sakin, aynı zamanda çok bakir. Denizi ise berrak cam gibi, temiz ama soğuk. Koruoba'da da aslında iki küçük koy var. İlk göreceğiniz küçük koyda, 15 odalı Koruhan Butik Otel yer alıyor. Otelin muhteşem deniz ve Midilli adası manzaralı balkonlu odaları var. Restoranı da idare eder. Diğeri ise aşağıdaki koyda bulunan Kalderea Konuk Evi. 6 odalı küçük bir tesis. Oda kahvaltı hizmet veriyor. İsteğe bağlı yemek de yapılıyor.

    

      Şimdi rotamız Sivrice koyu. Geldiğimiz yoldan geri dönüp tekrar anayola çıkıyoruz. Sonra sola yani batıya gitmemiz gerek. Bektaş Köyü yolundan sağa yani deniz tarafına saparak Sivrice'ye gidebilirsiniz. Veya Balabanlı Köyü’nün girişinden sola yani denize doğru sapın, yaklaşık 3 km sonra Sivrice Koyu yine karşınızda. Sivrice Feneri, 2009 yılında 10 yıllığına özel sektöre kiraya verilmiş. Kiralayanlar ise fenerde bir deniz kitaplığı kurmuşlar. Sivrice Koyu, Egede son kalan küçük, saf ve bakir sahil beldelerinden. Şahane bir denizi var. Bence bölgenin en güzel denizi. Sivrice Koyu'nun özelliği, Sokakağzı'nda deniz dalgalı iken bu koyda denizin çarşaf gibi olması. Buna karşılık küçük bir olumsuzluğu var, o da deniz kestaneleri. Tatilde olumsuzluğu önlemenin yolu dikkatli olmak gerek. Bu koyun müşteri profilinin de daha yüksek olduğu gözlemleniyor. Sessiz, sakin ve huzurlu olmasının yanı sıra fiyatları da insanı yormuyor. Sivrice, diğer koylara göre daha gelişmiş. Köyün yerli halkının işlettiği pansiyonlar çoğunlukta. Sahilde bangır bangır çalan müzik de yok. Konaklama tesisleri, Assos taşından yapılmış sevimli taş binalarda hizmet veriyor. Tesislerin önünde kendilerine ait ahşap iskeleleri var. Plaj ve deniz taşlık, kum neredeyse hiç yok. Tesislerde akşam yemeği dahil bir konsept uygulanıyor.  Midilli Adasına en yakın bölge olduğu için seyir keyfi de yüksek. Emekli İş Bankası Müdürü Ali İhsan Beyin işlettiği Villa Natura, Bahçıvan, Altay, Sivrice Taş Han, Kabile, Ayan, Çiçek ve Sarnıç gibi konaklama tesisleri sahile yayılmış. Tesislerin restoranlarında genellikle kendi bahçelerinde yetiştirdikleri doğal ve organik ürünler kullanılıyor. Ve de Assos Dionysos, bu sahilde bulunan en havalı konaklama tesisi. Dionysos, koyun biraz ucunda, ağır ve güzel bir butik otel. Minik bir bükün içine gizlenmiş gibi. Manzarası mükemmel ve her biri birbirinden farklı sekiz güzel odası var. Çevresinde rahatsızlık verecek başka yapı da yok. İsminden de anlaşılacağı gibi şarap ve aşk temalı bir konuk evi. Romantik bir kaçış için hoş bir mekân. Ali’s Farm Boutique Hotel & SPA, alışılagelenden çok farklı, 2017 yılı sonlarında hizmete girmiş gerçekten özel bir tesis. Sahile 1 km mesafesi olması onun en büyük dezavantajı. Otelde yetişkin ve çocuklar için açık yüzme havuzları yapılmış. Plaj, çiftlik, spa, mandıra, sanat atölyeleri gibi çok yönlü hizmet veriyor. Bu otelin karşı tepesinde, yeşil ile mavinin harmanlandığı yerde ise Terra Zoe Hotel isimli başka bir butik otel konuşlanmış. Midilli ile karşı karşıya, denize tepeden bakan muhteşem bir konumda. İşleten Amerikalı bir hanım, renkli ve ilginç bir insan. Zeytin ağaçlarıyla dolu yemyeşil yamaçlardan Ege’nin mavi sularına bakan büyük bir bahçenin içine güzel bir tesis ama o da denize oldukça uzak. Terra Zoe, 7 odalı butik bir otel. Odaların beşi aynı çatı altında, diğer ikisi ise bahçe içinde bağımsız birimler. Eren Konukevi, Sivrice Koyu’nun tepelerinde bir mimar tarafından yapılmış, 4 odalı küçük bir aile işletmesi. Odalar, sade fakat şıklıkları ile dikkat çekiyor. Konukevi'nin Sivrice Koyunda, denize sıfır, beach-kafe olarak kullanılan bir mekânı da var. Sivrice’de lokantalar da var. Eski bir köy kahvesini keyifli bir Ege meyhanesine dönüştüren Etem ile Aslı'nın Yeri de bunlardan biri. Denizden çıktığı gibi önünüze gelen levrek, sargoz, ahtapot, barbun ve daha niceleri. Sivrice'nin Assos tarafında ise İskele koyu var. 500 metre uzunluğundaki plajı da kum. Bu koyda Okan, Rıhtım, Yakamoz ve Sude gibi birkaç güzel konaklama tesisi var. Bu bölge Sivrice'den de daha sakin.

Sokakağzı sahilinden görünüm
Sokakağzı'nda gün batımı

     Sivrice'den Batı’ya doğru ilerleyen uzun bir sahil yolu bulunuyor. Bu yol sizi Sokakağzı'na götürüyor. Sokakağzı'na ulaşmak için isterseniz sahili takip ederek isterseniz orman yolundan  gelirsiniz. Sokakağzı, Koyunevi Köyü'nün bitezi yani sahil kısmına verilen isim. Sokakağzı, Assos’ta bulunan güzel koylar arasında. Burada yaklaşık 40-50 hane yaşıyor, balıkçılık, zeytincilik ve turizm başlıca gelir kaynakları. Bu koyda diğerleri gibi sakin ve huzur verici bir koy. Diğer koylardan farkı, burada eski sahil köylerimizin havasının daha fazla hissedilmesi. Temiz ve kumlu bir deniz arayanlar için ideal konumda. Sivrice’ye göre denizi biraz dalgalı. Ama denizin dibini avuçladığınızda elinizde kalan küçük taşlar birer değerli taş gibi. Sivrice'ye göre daha geniş ve kumluk bir plajı var. Sahilin sol tarafında küçük bir balıkçı barınağı yer alıyor. Sahilinde ise mantıcı, pizzacı ve çeşitli çay bahçeleri sıralanmış. Sokakağzı'nda son yıllarda yanlış yapılanma da başlamış. Çevrede lüks olmayan ancak temiz ve konforlu görünen konaklama tesisleri var. Her tesis önündeki kumsala misafirleri için şemsiye ve şezlong koymuş, ayrıca çardaklı lokantaları da var. Hemen karşısında yer alan Midilli Adasının manzarası ve çevresindeki antik kalıntılarıyla görülmeye değer bir yer. Sokakağzı'nın geceleri de çok sakin. Bu kez cırcır böcekleri ile denizin dalga sesi bozuyor gecenin sessizliğini. İşletmeciler mütevazı, akşamüstü çay ve çöreğinizi sahilde güneşlendiğiniz yere kadar getiriyor. Akşam olduğunda ise taze balık ve mezeler buranın olmazsa olmazları. Sokakağzı Motel, Bertiz Motel, Yalı Motel, Kayalı Pansiyon, Taş Ev Motel, Assos Piri Reis Motel, Ege Motel, Özlem Motel, Aristo Motel ve Bergos Liman Konukevi gibi çeşitli konaklama tesisleri var. Fiyatları da Akdeniz kıyılarımıza göre oldukça hesaplı. Daha dar bütçeliler için pansiyonlar da var. Sahilden yukarı doğru çıktığımızda Koyunevi Köyüne ulaşıyoruz. Köyün içinde de 8-10 odalı bir butik bir otel var. Adı Alterna Köy Evi. Alterna Köy Evinin sahipleri güler yüzlü, cana yakın insanlar. Köy Evi, aslına uygun restore edilmiş iki köy evinden oluşuyor. Tesisin odaları hem temiz hem de sevimli. 

Babakale'nin havadan görünümü
Gülpınar'daki Apollon Tapınağı

     Bu gezinin son durağı, ülkemiz topraklarının Asya kıtasındaki en batı ucunda bulunan Babakale. Homeros İlyada’sında Bababurnu’ndan “Lektos burnundan fırladılar denizden vardılar canavarlar anası çok pınarlı İda’ya” sözleriyle konu eder. Babakale ile Behramkale arası yaklaşık 35 km. Babakale’ye ulaşana kadar klasik mimarisiyle Çanakkale köylerinin içinden geçerek gidiliyor. Burası Osmanlı'dan kalma şirin bir balıkçı köyü. Köy yüksek bir kayalık üzerine kurulmuş, zeytin ve çınar ağaçları ile süslenmiş gibi. Taş döşeli dar sokakları, yamaçlarındaki sevimli taş evleri, kalesi, limanı ve Osmanlı kalıntıları ile sakin ve mağrur bir belde. Arazi oldukça engebeli bu nedenle köyün irili ufaklı taş evleri taraça şeklinde denize doğru konuşlanmış. Giriş tarafındaki sahil kısmına ise yeni yazlıklar yapılmış, çürük diş gibi bir görüntüleri var. Babakale büyük kentlerden göç alıyor. Büyük şehirlerin stresli yaşamından bunalıp köye gelip yerleşen insanlar bunlar. Halk, korsanlardan şikâyet ettiği için yapılan, Osmanlının en son inşa ettiği bir kale. Babakale Feneri Asya kıtasının en uç noktasında yer alan Babakale kalesi üzerinde bulunuyor. Ülkemizde uzak bir yeri anlatabilmek için ‘‘Allah’ın unuttuğu yer’’ sözü kullanılır genellikle. İşte Babakale de sanki ona benziyor. Kendi ıssızlığı içinde yaşayıp gidiyor. Balıkların yumurta bırakmak için Akdeniz'den Karadeniz'e geçiş yolu üzerinde bulunması nedeniyle denizi balık çeşidi yönünden oldukça zengin. Köyün nerdeyse tamamı balıkçı doğup balıkçı ölür bu köyde. İki katlı evlerin bodrumları genellikle balık ağlarına ayrılmış. Bütün Ege’de olduğu gibi zeytin ve zeytinyağı burada da ekonomik yaşamda önemli bir yer tutuyor. Babakale’de el sanatı olarak bıçakçılık gelişmiş. Keçi boynuzundan yapılan sapı, kavak ağacından yapılan kını ile el yapımı bıçakların en büyük özelliği, keskinliği ve kolay balık ayıklaması. Kalenin ön tarafında küçük bir meydan, otopark olarak kullanılıyor. Köyün sanki terkedilmiş gibi bir havası var. Bababurnu ise tüplü ve tüpsüz dalış ile zıpkınla balık avlama için uygun bir yer. Amatör fotografçılara da köyün çeşmelerini görüntülemelerini öneririm. Konaklamak için birkaç tesis var. Balıkçı Motel, yedi odalı temiz bir motel, restoranı da var. Uran Motel’de aynı şekilde. Sahibi Mustafa Bey’de bölgede ünlü. En iyi kalamarın burada yapıldığını iddia ediyor. Kalamarın yanında tarator getirmenin kalamara hakaret olduğunu savunurlar. Gerçekten de kalamarı iyi pişiriyorlar. Denizhan Otel de aynı zamanda restoran hizmeti veriyor. Personel ilgili ama biraz amatörce çalışıyorlar. Babakale’de konaklamak için en güzel alternatif Cat Kapi yani kedi kapı. Burası gerçekten farklı bir mekân, karşılıklı konumlanmış iki adet taş evden oluşuyor. Evlerden biri kırmızı oda, diğer odalara nazaran büyük, soba ve şöminesi var. Karşısındaki ev ise, ortak kullanım alanı olan mutfak, teras, şömine ve de aynı zamanda mavi ve yeşil odanın bulunduğu büyük ev. Ev sahipleri Bahar Hanım ve Bülent Bey, zevkli bir dekorasyon ile hoş bir konuk evi yaratmışlar. Sıcak tavır ve davranışlarına tatlı sohbetlerini de katınca eski bir arkadaş havasına giriliyor daha ilk karşılaşmada. Odalar, ortak alan, teras hepsi özenli ve zevkli döşenmiş. Bana göre dört mevsim tercih edilecek özel bir mekân. Terastan, güneşin batışı ile ayın doğuşunu aynı anda izlemek gerçekten olağanüstü güzellikte bir duygu. Konaklamak için özellikle kırmızı oda tercih edilmeli. Sadece bu evde konaklamak için dahi Babakale’ye gelmeye değer. Tel: 05322618440. Babakale evlerinin kapılarında renk renk örme ipler var. İp kapı halkasına bağlı ise evde kimse yok, gevşek ise yakınlardayım, halkaya takılı değilse evdeyim demekmiş aklınızda ola. Konaklama yerinin plaja da yakın olmasını istiyorsanız biraz daha yol gitmeyi göze alarak Akliman mevkiine gidebilirsiniz. Akliman buranın en güzel plajı. İnsanın üzerine yapışmayan ince bir kumu var. Denizi çok sığ, metrelerce de gitseniz asla yükselmiyor, çocuklu aileler için önemli. Akliman ve çevresi yazlık siteler ile dolmuş. Bu bölgede, Altınkum Motel ile Narcissus Motel, en iyi konaklama tesisleri. Konumları güzel ama bakımsız tesisler. Buralara kadar geldikten sonra Gülpınar’ı da görmek gerek. Dar ve virajlı bir yoldan ulaşılıyor bu beldeye. Gülpınar, Ayvacık ilçesine bağlı şirin bir yerleşim yeri. Ama çevresindeki yazlıklar tam bir zevksizlik örneği. Henüz tamamlanmamış olanlar ise cabası. Gülpınar’ın kuzey-batısıyla, kuzey doğusu arasında kalan vadinin başlangıç eteklerinde Bahçeleriçi olarak adlandırılan mevkide ise Khrysa Antik Kenti'nin kalıntıları bulunuyor. Ünlü Apollon Smintheus Tapınağı da burada görebilirsiniz. Tapınağın en dikkat çeken kısmı, üzerinde bulunan kabartma motifleri.

bottom of page