top of page

GEZİ 

REHBERİ

     Hayat kısa, gezmek lazım insana. Günümüz insanının en çok ihtiyaç duyduğu şeyse zaman aslında. Bu nedenle bu yazımı muhtelif gezi rotaları üzerine planladım. İsterseniz bir günlük isterseniz bir haftalık olsun, o tarafı sizlere kalmış. İşte sizlere öyle bir yere gideyim ki hayal ettiğim güzellikleri yaşayabileyim diyebileceğiniz 14 ayrı seyahat rotası. Umarım içlerinden birkaçı sizi de harekete geçirebilir.

1.       Fethiye Ölüdeniz’ de Yamaç Paraşütü Yapabilmek: Öncelikle sağlam bir yürek ister.  Yamaç paraşütünde atlama yapılmıyor, sadece yamaçtan koşarak kalkış yapılıyor. 

 Yamaç Paraşütü, ülkemizde oldukça yaygın.  Farklı rüzgarlara cevap veren üç kalkış pistinin bulunması ve pistlerin denize çok yakın olmaları Ölüdeniz’i özel yapıyor. Yamaç Paraşütü deneyimi yaptığınızda bulutları kucaklayıp onlarla arkadaşlık ediyorsunuz. Doğayı daha yakından tanıyıp adrenaliniz zirveye ulaşıyor. Özgürlüğün verdiği tadı ölene kadar unutamıyorsunuz. Bu sporu yaparken güvenliğiniz için öncelikle pilotunuzun iyi eğitim almış olması ve yedek paraşütünüzün bulunmasına dikkat edin. Döviz fiyatlarının çok yükseldiğini de unutmayın.

2. Bördübet’in Masumiyeti: Kuş yatağı anlamına gelen Bördübet, yemyeşil çam ağaçları ile denizin kucaklaştığı, huzur dolu gerçekten görülmesi gereken muhteşem bir yer Bördübet. 

Temiz havası, eşsiz dinginliği ile sarhoş ediyor insanı. Duyabileceğiniz tek ses, mavi suyun kıpırtısı ile cırcır böceklerinin cıvıltısı. Yalancı  Amazon denildiğinde abarttığımızı sanmayın. Burada yaptığınız tatil sırasında güne kuş sesleriyle uyanıp, Azmak Nehri’nin üzerindeki odanızda kuğularla,  su kaplumbağaları ile ve balıklarla arkadaş olacaksınız. Ormanlık alanda doğa yürüyüşünüzü tamamladıktan sonra, o eşsiz kahvaltınıza başlayabilirsiniz. İnanın o sabah kendinizi cennete uyanmış gibi hissedeceksiniz. Avrupa’nın En Gözde 100 Oteli arasında gösterilen Golden Key Bördübet, tam burada. Marmaris’e 27 kilometre uzaklıkta.

3. Dikili’nin Kalem Adası: Küçük olsun benim olsun düşüncesinde olanlar için  farklı bir önerim var. Egenin Maldiv’leri diye betimlenen İzmir’in tatil beldesi Dikili’de Kalem adası

    Doğayla barışık Oliviera Resort Otel, adada bulunan tek turizm tesisi. Ana karaya sadece 450 m uzaklıkta. Otelin sahilde bulunan otoparkına girdiğinizde gelen bir motor misafirleri adaya götürüyor. Yeşil, ahşap ve beyazın hâkim olduğu şirin bir plajı var tesisin. Otelin sahipleri aynı zamanda adanın da malikleri. Turkuaz renkli suları, Mavi Bayraklı ince kumla kaplı sahili ve ada çevresinde bulunan termal kaynakları ile eşsiz doğa güzelliklerini misafirleri ile paylaşmak için sabırsızlanıyor. Otelde Bergama Müzesi'ne kayıtlı çok sayıda tarihi eser de sergileniyor. Unutmayın Kalem Adasının denizaltı güzellikleri de var. Buna karşılık otel fiyatı oldukça pahalı.

4. Çeşme’nin Ildır Köyü: Çeşme Yarımadasının en bozulmamış köyü Ildır’ı da tavsiye edebilirim. Çeşme ilçesinin 20 km kuzeydoğusunda bulunan Ildır köyünde şirin birkaç balık lokantası, küçük bir plaj ve limon ağaçları ile süslü hoş kokulu bahçeli evler bulunuyor.

Köy, deniz kenarına konuşlanmış kendi halinde sessiz ve sakin bir köy ama nefes kesen bir manzarası var. Erythrai antik kentinin yanı başında bulunan Ildır Köyü, doğa ve tarih ile iç içe geçmiş hissi yansıtyor. Ünlü tarihçi Homer, bu bölgeyi güneşin en güzel battığı yer olarak betimlemiş. Köyün merkezinde, Herakles Butik Otel isimli altı odalı konaklama tesisi var. Otel’i farklı kılan özelliği ise geçmiş zamanların ruhunu yansıtan 200 yıllık bir Rum Konağı olması. Henüz betona bulaşmamış bu balıkçı köyünde, mavinin ve beyazın huzur verici sakinliğinde güzel bir tatil geçirebilirsiniz.

5- Karadeniz’in İncisi Amasra: Amasra, Bartın' ilimizin sahil kesiminde yer alan küçük ve şirin bir ilçe. Amasra’ya gelirken, Bakacak Tepesinden kuşbakışı seyretmelisiniz bu ilçeyi. 

  Bu keyifli noktadan baktığınızda küçük limanı kapalı bir deniz, Büyük ada (tavşan adası) ve ikinci ada Boztepe’yi ana karanın bir uzantısı gibi görürsünüz. Kemere köprüsüyle ayrılan Sormagir mahallesi ve Boztepe’ye gitmek için iki limanının arasında bulunan Kale kapılarından geçmeniz gerekiyor. İlçede görülecek birçok tarihi mekân var. Cenova Şatosu, Kemere Köprüsü, Kale bunların önde gelenleri. Küçük limanda, ağaçların gölgesine gizlenmiş kahvehanelerden güneşin batışını izlemek bir ömre değer diyeceksiniz. Amasra'nın en meşhur yemeği ise insanları şaşırtan salatası olduğunu unutmayın. Merkezde konaklamak için North Door Hoteli, manzara seyretmek için Günter Seher Otelde konaklayabilirsiniz.

6- Cide’nin Gideros Koyu: Batı Karadeniz’in en kuytu koyu olan Gideros,  Amasra ile Sinop illerimiz arasında, Kastamonu ilinin Cide ilçesinde ıstakoza benzeyen küçücük bir koydur. 

İki tarafından da inilen sahilinde sadece birkaç konut bulunuyor. Yeşille mavinin birlikteliğini en güzel gösteren yer dediğimizde inanın ki bir abartı yok. Tarihte korsanların kullandığı bu koy, istiklal savaşımızda da silah ve mühimmat deposu olarak kullanılmış. Antik dönemde Amazonlar tarafından bölgede bir site devleti kurulmuş. Homeros’un yazdığı metinlerde de adı geçen bu muhteşem koyda Gündoğdu isimli küçük bir pansiyon ile Günbatımı denilen salaş bir balık lokantası bulunuyor. Cide ilçe merkezine 11 km uzaklıkta olan bu koya yapılacak geziyi Amasra gezisi ile birleştirmek bana göre en iyisi.

7- Gelibolu Yarımadası: Dünya tarihinin en önemli deniz ve kara savaşlarına sahne olmuş bir yarımada. Toprağının her metre karesinde binlerce merminin düştüğü, şehitlerimizin 

kanları ile sulanmıştır. Milli şuuru geliştirmek için özellikle çocuklarımıza göstermemiz gereken topraklardır Gelibolu. 250 bini aşkın şehidimizin mezarıdır Gelibolu. Üzerinde ünlü Çanakkale savaşlarının yapıldığı bu toprakların her karışı bu nedenle bizim için kutsaldır. Seddülbahir,  Kilitbahir  kalelerinden  anıtlarına, tabyalarından şehitliklerine, Namazgahdan Bigalı köyündeki Atatürk’ün kaldığı ve bugün müze olarak kullanılan eve kadar her köşesi görülmeye değer. Ertuğrul, Tekke, Anzak koyları ile Arıburnu sahillerini ve  Çanakkale Şehitler Abidesini mutlaka görmeniz ve göstermeniz gerekir.

8- Beyaz Atlar Ülkesi - Kapadokya: Medeniyetlerin beşiği olarak nitelenen Kapadokya, Nevşehir, Niğde, Kırşehir ve Kayseri illerinin bazı kısımlarını kapsayan bölgenin eski ismi. 

9-10 bin yıllık bir geçmişi var. Mistik ve kendine özgü doğası ile Peri bacalarından yeraltı şehirlerine, yeraltındaki ve yerüstündeki kiliselerden her türlü kale ve hisarlarına, antik kentlerden Bektaşi tarikatının piri olan Hacı Bektaş Veli türbesine kadar gezmekle bitmeyen tarihi eserler diyarıdır Kapadokya. Avanos’u, Ihlara ve Zelve vadilerini, Ürgüp’ü, Göreme’yi, Derin Kuyuyu anlatabilmek için kelimeler yetmez. Bu güzellikleri özellikle de gündoğumu sırasında görüntüleyip ölümsüzleştirmek için balon turlarına katılarak unutulmaz bir macera yaşamak için dahi bu topraklara gitmeye değer.

9- Akyaka: Sakar Geçidinden inişe geçtiğinizde Gökova çıkar karşınıza. İşte o görüntü enfes bir görsel şölen niteliğindedir. Akyaka denen bu beldeyi de Nail Çakırhan tanıtmıştır bize. 

Sazlıklar ve ağaçlarla çevrili Azmak üzerinde nehir turu yapmak ise ayrı bir mesele. Buna karşılık nehir suyu oldukça soğuk. İnsanın içini huzur ile dolduran bu manzara karşısında kitesurf (uçurtma sörfü) yapmak ise Akyaka’nın yeni trendi. Rüzgâr yüzünü gösterdiğinde sahili kaplayan uçurtmalar, martı sürüleri gibi havalanıp uçmaya başlar. Görüntü seyredilmeye değer. Bunu yapmak ise oldukça zor bir spor. Akyaka'da yapılmasının nedeni ise plajın uzun denizin ise sığ oluşu. Plajda ders veren okulların yanı sıra öğlenleri tabldot veren bir kafeterya da var. Akyaka Orman Kampı işte bu yüzden önemli. Ayrıca bir otoparkı da var.

10- Antalya’nın İncisi Side’dir birincisi: Tarih ile doğayı iç içe yaşamak isteyen gezginlere nar ülkesi Side’yi öneririm. Bu küçük belde tam bir turizm cenneti. Side Antalya’nın en  po-

püler tatil beldelerinden biri ve güzelliği ile kendiniz ziyaret eden herkesi büyülemekte hiç zorlanmıyor. Belki de bu nedenle “Side’ye bir kez gelen bir daha burayı unutamaz” deniliyor. Lidyalılardan Perslere, Büyük İskender’den Romalılara pek çok uygarlığın geçtiği antik bir kent Side. Bu nedenle Side’de tarih her adımda karşınıza çıkar. Çarşı arasındaki yollarda gezinirken eski Side evlerini de görebilirsiniz. Side’nin dokuz mavi bayraklı plajı yaz tatillerinin olmazsa olmazı. Bunun dışında Manavgat şelalesini gezebilir, Köprülü kanyon da rafting yapabilirsiniz. Side’de çok sayıda turistik tesis var. Bu her bütçeye ve zevke göre alternatif olduğu anlamına da geliyor.

11- İznik: Tarih ile gölün birlikteliğinde mistik bir ilçemizdir İznik. Bu nedenle adeta açık hava müzesi gibidir. Kentin çevresi beş bin metre uzunluğunda bir sur ile çevrilidir.

İstanbul, Lefke, Göl ve Yenişehir olmak üzere dört ana kapısı vardır. Ne yazık ki geçmişine yakışır tarihi doku kalmamış, çarpık kentleşme burada da başlamış. Göl kıyısında çay bahçeleri, oteller ve restoranlar sıralanmış. Kendine özgü iklimi, bereketli toprakları, doğal güzelliği, tarihi ve kültürel zenginliği, ismini verdiği gölü ve dünyaca ünlü çinileriyle güzel ve tarihi bir ilçemiz İznik. İznik gölünün çevresinde de 45 adet köy bulunur. Tarihte dört medeniyete başkentlik yapan İznik, ilk altın paranın basıldığı yer olduğu için “Altın Şehir” olarak ta anılır. Geldiğinizde özellikle yayın balığını şiş olarak denemelisiniz. Köfteci Yusuf‘un İznik’te kurulduğunu da hatırlatırım.

12- Kaş: Kaş’ın en güzel yeri o şirin çarşısı. Kendine özgü beton-ahşap karışımı binaları rengarenk begonviller sarmış her yanını. Kaş sadece çarşı ile çiçek demek değil tabi ki. 

Kaş’ın güzellikleri saymakla bitmez. Kaleköy’ü, Kekova’sı, Üçağız’ı başka Saklıkent’i ve Kaputaş’ı ise bambaşkadır. Bu güzellikleri anlatmak için kelimeler yetmez. Kaş’ın en özel deneyimi ise su altı dalgıçlığı. Bu nedenle Kaş’ta dalmamış insanlara balıkadam demezler. İlginç kaya oluşumları, zengin deniz canlıları ve antik kalıntıları ile Likya sahilinin sualtı dünyası, tüplü dalanlar için bir cennet parçası. Deneyenlere göre Kaş'ta dalış yapmak, macera ve eğlencesiyle eşsiz bir deneme. Bu nedenle otuzdan fazla dalış noktası konuşlanmış bu mekânda. Kaş’ı dünyadaki diğer dalış noktalarından ayırt eden en önemli fark, suyun altı kadar su üstü güzelliklerinin de olması.

     Ortaya karışık biraz uzun oldu ama içlerinden bazıları belki sizin de rotanız.

bottom of page