top of page

Teneke Trampet ve Günter Grass

     Günter Grass, yaşarken Alman edebiyatının klasikleri arasına girmeyi başarabilmiş sıra dışı bir edebiyatçı. Hiç kimsenin ummadığı bir anda kendisinden beklenmeyen davranışları gösterebilen bir insan. Uzun süredir okumak isteyip te kitabını bir türlü bulup okuyamadığım bir yazar. Onu ünlendiren ise ilk kaleme aldığı romanı olan Teneke Trampet isimli kitabı. Kitap Fuarlarından tutun da tüm yayınevlerinde aramama rağmen bir türlü bulamamıştım bu ünlü kitabı. Bu kitap yazara en iyi yabancı roman ödülü kazandırdığı gibi filme de çekilmişti. 1999 Nobel Edebiyat Ödülü'ne değer görülen Grass, sadece yetenekli bir romancı değil, aynı zamanda oyun yazarı, şair, heykeltıraş ve kendi kitap kapaklarının dizaynını yapan mükemmel bir tasarımcı. 1998 yılında Nobel Edebiyat Ödülünü alan Jose Saramago’nun Mızraklar, Mızraklar – Tüfekler, Tüfekler isimli kitabını da Grass dizayn etmişti. 13 Nisan 2015 tarihinde, 87 yaşında hayata gözlerini kapadığında ben hala onun kitaplarını elime alıp okumamıştım. Grass, yaşıtları gibi Hitlerin gençlik örgütlerine katılmış, 16 yaşına geldiğinde ise askere alınmıştı. Savaş sırasında önce yaralanmış, arkasından da esir düşmüştü. Bu nedenle yazdığı olayların bir kısmını yaşamış bir kısmına da tanık olmuştu.

    

      Teneke Trampet, Grass’ın yaşadığı çağ ile ilgili en çarpıcı yorumlarını içeren kendine özgü bir romandır. Dönemin çıplak gerçeklerini, siyasi ve toplumsal boyutlarını irdeleyerek, modernist bir anlatım ile yazmıştır romanını İnsanların yaşanan olayları hiç olmamış gibi kabul edip rutin hayatlarını sürdürmelerini kabul edememiştir. Belki de bu yüzden onların unutmak istediği konuları kendine özgü kurgusuyla zorlayarak onların gözlerine sokmak istemiştir. Eleştirmenler bu kitabı, okunuşu sırasında dikkat isteyen özel kitaplar arasında göstermişlerdir. Hani bazı filmlerde bir sahneyi kaçırırsanız sonraki sahneyi anlayamadığınız gibi. Yazar, büyümek istemeyen Oscar isimli çocuğun gözünden İkinci Dünya Savaşı yıllarını anlatıyor Teneke Trampet isimli romanında. Nasyonal Sosyalizm ile küçük burjuva terimleri ile anlatılmak istenen sosyal meselelerin yanlış değerlendirildiğinde dünyanın başına ne gibi kötülükler yaşanacağını gösteriyor okurlara. İnsanlık tarihi Nasyonal Sosyalizm kavramı adı altında bu kötülükleri yaşadıysa bunun en büyük sorumlusunun küçük burjuvalar olduğunu savunuyor. Bana göre bu roman, bir Alman yazarın, o gün yaşananları mazoşizme varan eleştirisinin dışavurumu olarak algılanmalıdır. Romanın baş kahramanı olan Oscar isimli çocuk, sıra dışı bir karakter olarak ön plana çıkıyor. Üç yaşına geldiği zaman kendi isteğiyle büyümekten vaz geçiyor. Büyümesine son vermiş olmasına rağmen yaşananlar onun gözünden anlatılmaya devam ediyor. Oscar, ilginç bir karakterdir. Onun çığlıklarının ve trampetinin çıkardığı ses civardaki tüm camları kırabilecek bir güce sahiptir. Çocuğun elinden hiç düşürmediği trampet, bir metafor olarak kullanmıştır romanda. Oscar’ın büyümek istemeyişinin nedeni, küçük yaşta yaşadığı bir dizi olumsuzluktur. Dünyanın yozluğu ve giderek kötüleşmesi yazar tarafından bu şekilde yansıtılmıştır. Aile içindeki çarpık düzenin yanı sıra Nazizm’in iğrenç yüzü romanın temel öğesi olmuştur.

      

      Annesinin yaşadığı cinsel ilişkilere şahitlik ederek büyüyen Oscar, kötü bir çocukluk geçirmiştir. Annesi, iki erkekle birlikte yaşayan Oscar’a üç yaşında teneke trampet hediye edilir. Oscar yaşanan olayları tam olarak algılayamasa da bazı şeylerin yolunda gitmediğinin farkındadır. Çevresinde gözlemlediği erişkinlerin mutsuz ve acınılacak dünyalarına katılmaktansa hep çocuk olarak kalmaya karar verir. Oscar, çocuk kalabilmek için dua eder ve öyle de kalır. Yıllarca fiziksel bir gelişme göstermeyen Oscar bir cüce olarak hayatını sürdürmektedir. Gerçeklerle yüzleşmekten sürekli olarak kaçınır. Bir gün Oscar’ın çok değer verdiği teneke trampeti elinden alınmak istenir. Buna şiddetli bir tepki gösteren Oscar, çok tiz bir çığlık atar ve etrafta bulunan bütün camları tuzla buz olur. Bu olay aslında 2.Dünya Savaşı yaklaşırken ülkede olup bitenlere duyarsız kalan Alman toplumuna karşı yazarın protestosudur. Oscar’ın çığlıkları ve trampetten çıkan sesler aslında bir kışkırtma aracıdır. O büyümeye dirense de hayat değişmeye başlar. Radyolar müzik yerine marş çalar. Sokaklar ise gamalı haçlarla dolar. Bu dönüşümden onların evi de nasibini alır. Duvardaki Beethoven resmi, yerine Hitler’inkine bırakır. Sonunda Oscar bir kıza âşık olur ve büyümeye karar verir. Askere alınan Oscar, savaş esnasında kız arkadaşını kaybeder, bu olay onun hızla büyümesinde etkili olur. Roman, savaş öncesinde yazarın doğduğu kent olan Danzig'den başlıyor ve savaş sonrasında Düsseldorf'a doğru yol alıyor. Kitap, savaş öncesini, savaşı ve sonrasını anlatıyor. Yazar anlatımı kuvvetlendirmek için semboller veya simgelere başvuruyor genellikle. Teneke trampet ve sesle yaşam protesto edilirken, çok sık oynanan kâğıt oynamalar da savaşa rağmen süre gelen hayata bir gönderme adeta. Her devirde ve her ülkede görülen iktidar yalakaları cüce karakteri Bebra’da kendini ifade ederken, dört kedinin öldürülmeleri ise sanki Almanya Tarihine bir gönderme belki de. Kitabı okudukça bu ve bunlar gibi metaforların sıklıkla kullanıldığı ortaya çıkıyor. Oskar’ın başını çektiği roman kahramanları da oldukça fazla. Ne de olsa kitap 700 sayfa.

    

      Sonuç olarak bu roman diğerlerinden oldukça farklı. Kitabı bitirdikten sonra dahi bazı şeyler aklınızın bir köşesine takılıp kalıyor. Yani sizi kolay terk etmeyen bir kitap sonunda. Çünkü romanda anlatılan gerçekler yazarın öngördüğü şekilde, insanın canını yakacak biçimde anlatılıyor. Bu nedenle romanı okuyan herkesten bir parça var aslında. Çünkü bu roman, kendini ifade edemeyen insanlar adına yazılmış bir roman. Teneke Trampet, hayatta kaybedenlerin romanı.

bottom of page