top of page
images (2).jpg

 

Bronte Kardeşler

    

     Çoğumuz kitap alırken yazarın ismine değil kitabın ismine ya da arka kapakta yazılanı okur, ilgimizi çekiyorsa satın alırız. Oysa sadece iki asır öncesinin İngiltere’sinde kitap seçimi bu şekilde yapılmıyordu. Kısacası iki asır öncesinin edebiyat dünyasında kadının adı yoktu. Ama kadın şeytanı bile kandırmıştı. İlk kadın yazar adayları edebiyat dünyasına erkek isimleri kullanarak adım attılar.

     İngiltere’nin Yorkshire bölgesindeki bir dağ köyünde dünyaya gözlerini açan Bay Partick, Cambridge Üniversitesi'ne gitmiştir. Daha sonra rahiplik yapan İrlandalı bir din adamı olmayı seçmiştir. İngiltere’nin Cornwall bölgesinde doğan Maria Branwell isimli bir bayanla evlenmiş, bu evlilikten altı çocukları olmuştur. Ailenin ilk doğan iki kız çocuğu tüberküloza yakalanıp küçük yaşta kaybetmişlerdir. Ardından birer yıl arayla doğan Charlotte, Branwell, Emily ve Anne isimli dört çocukları daha olmuştur. Ne yazık ki Azrail’in görevi devam etmekteydi. En küçük kızları Anne iki yaşındayken bu kez anneleri Maria hakka kavuşuyordu. Birer yaş arayla doğan bu dört küçük çocuğu halaları büyütmüştü.

     İngiltere’nin kuzeyinde, pencereleri mezarlığa bakan kasvetli bir taş evde büyüyen Charlotte, Emily ve Anne isimli üç kız kardeş edebiyata aşırı düşkünlerdi. Birbirlerinden beslenen bu üç kız kardeşin en büyük uğraşları, roman, öykü ve şiir yazmaktı. Küçük yaşta yaşadıkları kayıplar nedeniyle düzenli bir eğitim yaşamları da olmadığı halde hissi ve sürükleyici cümleler yazıyorlardı. Yazdıklarını yayıncılara gönderdiklerinde, terslenip edebiyatın erkeklerin işi olduğunu belirten bir yanıtlar almalarına rağmen işin peşini bırakmayacak kadar azimliydiler. Tüm yalnızlıklarına ve yoksunluklarına rağmen, birbirlerine sıkı sıkıya bağlanmaktan vaz geçmediler. Evlerinde o döneme göre zengin sayılabilecek kütüphaneleri vardır. Bunu iyi kullanmayı bildiler. Takma isim kullanarak edebiyat dünyasına adım attılar. En büyükleri olan Charlotte, Currer Bell ismini seçti. Ortancaları olan Emily ise Ellis Bell’ de karar kıldı. En küçükleri olan Anne, Acton Bell adını kullandı. Dikkat edilirse kullandıkları mahlaslar, kendi isimlerinin baş harfleri ile başlıyordu. En büyükleri Charlotte 1847 yılında İngiliz Edebiyatı’nın klasikleri arasında yer alan ünlü, “Jane Eyre” isimli romanını yayımladı. Aynı yıl içinde Emily de “Uğultulu Tepeler” yayımladı. Bu roman Emily’nin tek romanı oldu. Zira bir yıl sonra vefat etti. “Uğultulu Tepeler” üç ciltten oluşan bir romandı. İlk iki cildini Uğultulu Tepeler oluştururken, son cildini ise küçük kız kardeş Anne tarafından yazılan “Agnes Grey” oldu. 1848 yılında ise “Wildfell Konağı Kiracısı” isimli eserini yayımladı.

     Bu üç kız kardeş, o dönemin tabularını da alt üst ettiler. O devirde yazılan romanlarda karakterler hep erkek olurdu. Sosyal yaşamı aksettirir gibi kitaplarda da erkek egemenliği vardı. Bronte kardeşler bu önyargılara meydan okudu. Jane Eyre toplumda yaratılan algıya inat kadın gücünü sonuna kadar temsil eden bir kadın karakter olarak ortaya çıktı.

bottom of page