top of page

FOÇA

Foça.webp
Foça kalesinin uzaktan görünümü

     Gezginler, özgürlükçü ruhlarını da yanlarında taşırlar gittikleri yerlere. Denizlere açılıp keşifler için yelken açan bu insanlar, maceracı ve güçlü bir ruha sahiptirler genellikle. Zorluklara göğüs geren ve medeniyetlerin kaynaşmalarına öncülük eden bu cesur insanlara bende her daim saygı duyarım. Foça, işte bu tür cesur insanlar yani Aioller tarafından MÖ 11.yüzyılda kuruldu. Antik Çağ’da; denizcilik, ticaret, felsefe, bilim, güzel sanatlar ve politikada çığır açan tüm güzellikler onların zamanında yaşandı. Bu gün sizlere tanıtmak istediğim Foça, 12 İyon antik kentinden biri oldu. Kuruluşunda verilen ismi Phokaia’dır. Kendisine bu ismin veriliş nedeni ise çevresindeki sularda yaşayan nesli tükenmekte olan Akdeniz foklarından almış. 15. yüzyılda Fatih Sultan Mehmet’in fethi ile Osmanlı Devleti’nin egemenliği altına girmiş.

    

     Bugünün Foça ilçesi, İzmir'in 70 km batısında yer alan şirin bir Ege sahil kasabası olarak çıkmaktadır karşımıza. Yeni yapılan paralı yol sayesinde ulaşım daha da kolaylaştı. Günümüzde Yeni ve eski diye iki Foça oluştu. Yenisine bir türlü kanım ısınamadığı için Foça’nın eskisini anlatacağım sizlere. Eski Foça, büyük deniz ve küçük deniz olarak ikiye ayrılır. Büyük deniz kısmında genellikle taş evli güzel yazlıklar ve bir de marina konuşlanmış. Küçük deniz ise daha çok ticaret merkezi konumunda olup Eski Foça’nın kalbinin attığı yer olmuş. Günümüzde Foça; çiçeklerle bezeli taş evlerle süslü nostaljik sokakları, balıkçı teknelerinin tablo gibi dizildiği sahili ve insana huzur veren manzarası ile İzmir’in en huzurlu ve yozlaşmamış bir tatil beldesi. Ayrıca adaları ile de ünlü olan Foça’da vaktiniz var ise tekne turu da güzel bir seçenek.  Bana göre de eski Foça, görülmesi mutlaka gereken şirin bir balıkçı kasabası.

Foça'nın şık görünümlü taş evleri

     Tarihi dokusunu önemli ölçüde koruyabilmiş ender sahil kasabalarımız arasındadır Foça. Eski Foça, ilk görüşte insanın gönlünü çalan şirin bir sahil kasabası. Akdeniz foku anıtını arkanıza alıp sahilde sağ tarafa doğru yönelirseniz karşınıza güzel Foça Kalesi çıkıverir. Foça kalesinin üst kısmında öyle bir sokak vardır ki görmeden geçmek insana zül gelir. Arnavut kaldırımlı bir sokakta, yan yana dizilmiş restoranlar ve birbirinden sevimli evler, seyri güzel muhteşem bir görüntü verir. Tepeden inip yürümeye başladığınızda gözlerinizi denize doğru çevirin, önce balıkçı teknelerini göreceksiniz. Arka fonda ise mavi bir deniz ile küçük adacıklar görülüyor. Eskinin şirin bir balıkçı köyü havasını hala kaybetmemiş antik Foça. Onu yakinen tanıyabilmek için dalın aralardaki sokaklara. Daracık taş sokaklar, eski evler ve güzel insanlar çıkacaktır mutlaka karşınıza. Anadolu’muzda her bölgenin kendisine özgü bir öyküsü bulunur. Bu nedenle Foça için de bir öykü anlatılır buralarda. Foça’da bir Karataş olduğu söylenir. Bunu herkes bilir ama taşın nerede olduğunu şimdiye kadar gören olmamış. Gezip dolaşırken bu taşa basan mümkünü yok bir daha Foça’dan ayrılamazmış. Tarih boyunca birçok efsaneye konu olmuş eski Foça. Foça’daki Siren Kayalıklarında bulunan Sirenler yıllar boyunca denizcileri uzaktan da olsa büyüleyip durmuş.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

     Sirenler ve siren kayalıklarını, ilk kez Homeros'un Odysseia destanında okumuştum. Sirenler, geniş kanatlarıyla kuş vücutlu ve çok güzel kadın başlı yaratıklar. Esrarengiz ve gizemli sesleri, güzel müzik mırıltıları eşliğinde, üstelik şehvetli inlemeleriyle erkeklerin akıllarını başlarından alırmış. Bu nedenle gemi kaptanları bu seslere kanıp kayalıklara çıkarmış. Sirenler bu şekilde karınlarını doyururmuş. Bu anlatıya göre Foça’nın hamurunda aşk fazlasıyla yer alır. Bu nedenle Foça'nın yoluna Aşıklar Yolu, köprüsüne Aşk Köprüsü denmiş eski günlerde. Kısacası tanrının insanlara lütfettiği en güzel duyguyla beslenmiş bir kasaba. Bu yüzden Foça'yı görüp de sevmemek, pek de mümkün gözükmüyor insana. Eski Foça’nın taş evleri, taş işçiliğine gösterdikleri hüneri, kapı tokmakları ve sanat eseri niteliğindeki kapı süslemeleri dahi gelenlerin ilgisini çekmeye yetecek. Taş evlerden sarkan teneke saksılı, rengârenk sardunyalara eşlik eden yaseminler ve begonviller, Eski Foça’nın hoş görünümüne canlılık ve renk katıyor.

 

      Foça’ya girdiğinizde, bir horoz heykeli karşılar sizleri. Foça’yı kuran Phokaia’lılar, tahtadan yapılmış horoz heykelini kendilerine sembol seçmişler o tarihlerde. Bu seçimin nedeni, dirliği ve erken uyanışı sembolize etmesi. Bu nedenle meclislerine, tapınaklarına ve gemilerinin burunlarına bu tahta horoz heykellerini koymuşlar asırlarca. Foça’da, bugün de bir yerlerde altın horoz olduğu efsanesi konuşulur durur. Günümüzde ise Foça’nın simgesi, nesli tükenmekte olan sevimli Akdeniz fokları olmuş. Foça’nın turizm ile tanışması, Fransız Tatil Köyü’nün burada kurulması ile başlamış. Türkiye'de turizmin emekleme döneminde, yani bundan elli yıl önce dünyaca ünlü Club Med, oteller zincirine Foça Fransız Tatil Köyü’nü ilave ederek turizme açmış. O günlerde Türkiye açık büfeyi, animasyon gösterilerini ve boncukla alışverişi bu tesiste görüp tanışmış. Fransızlar tesisi, uzun yıllar çıplaklar kulübü olarak kullandıkları için o günlerde gençlerin hayallerine giren bir tesis olarak kalmış. 35 yıl boyunca İzmir turizmine lokomotif görevi yapmış. Kira sözleşmesi sona erdiğinde uzatmak isteyen Fransızlara hemen kapı önünde yer ayrılmış. Sonunda Özelleştirme İdaresi'ne geçen bu güzel tesis, bugüne kadar satılamadığı için çürümeye başlamış. Onlarca yeşil alan turizme kazandırılmak amacı ile yeşil yağmasına açılırken, 300 bin m2 lik bu eşsiz tesis maalesef ölüme terk edilmiş durumda. Bugün Foça’da konaklamak için ultra her şey dahil beş yıldızlı otel yoktur. Bu sahil ilçemizde genellikle şirin ve mütevazı aile işletmeleri ile doludur. Kumsal  Hotel, Lola 38, Villa Dedem, Hotel Karacan, Bülbül Yuvası, Huzur, Fokai ve benzeri pansiyonlar mütevazı konaklama tesisleri. İmre Hanımın yönetimindeki Kumsal Hotel, her bütçeye uygun bir hotel. Denizle iç içe yaşamak isteyenler için ideal konumda. Bir arka sokağa girdiğinizde daha düşük profilli ve daha da ucuz konaklama tesisleri de var. Foça’da arka sokak deyip geçmemek gerek, çiçeklerle bezenen balkonlu taş evler o dar sokaklara ayrı bir cazibe katıyor. Bunun yanı sıra kale burçlarının hemen yanı başına konuşlanmış, muhteşem manzaralı Bülbül Yuvası, misafirlerine sarayda ağırlandığı hissini veren Huri ve Nuri, sıra dışı ambiyansı ile Lavinya Butik Hotel ile denize yürüyüş mesafesinde evinizdeki konforu aratmayan Foça Palas. Küçük denizde yer alan, çivit mavi panjurları, pembe çiçekleriyle göz kırpan Lola 38 Hotel. Eski Foça’da restorasyonu ve kimliğiyle öne çıkan güzel oteller arasında. Bu oteller bir üst kalitedeki butik oteller sınıfında, dolayısıyla fiyatları da ona göre. Yeter ki siz ne istediğinize karar verin. Aslında bu tamamen size kalmış bir konu. Ben gözümü açar açmaz yüzümü denizle yıkamak istiyorum diyenler için Mersinaki Koyu tam düşlerinize uygun. Foça’nın beş altı km dışındaki bu koy boyunca ufak, büyük oteller, yazlık villalar yer alıyor. Foça’da yemek sorununu çözmek sanıldığından daha da kolay. Her bütçeye hitap eden lokanta mevcut Foça’da.  Canınız rakı balık istiyorsa Foça ve Deniz restoranları size önerebilirim. İkisi de denenmiş ve sınıfı geçmiş mekanlar. Özellikle sıcak ege otları tam bir harika. Tekir veya Barbunu da Foça'da tek geçerim. Özel bir lokanta daha var Foça'da. Fokai, bol kırmızı soğanlı favası, közlenmiş patlıcanı, ahtapot salata ve kalamar tavası ile ünlenmiş bir mekan. Mutlaka denemeniz gereken ise kalamar dolması olmalı. Amfitiyatronun üzerindeki bir taş avluda konuşlanmış. Limana bakan manzarası ile görülmesi gereken ilginç bir mekân. Foça’da balığı porsiyon olarak değil, kilo olarak yiyebilirsiniz. Tercihinizi Foça restorandan yana kullandıysanız, fondü ile getirilen sıcak Ege otlarını yemeden masadan ayrılmamanızı öneririm. Kuzina Foça ise yemek konusunda başka bir alternatif. İki güzel hanım sırt sırta vererek bu şirin mekânı yaratmış. Ege, Akdeniz ve İstanbul lezzetlerini sentezleyip zeytinyağlılar, mezeler, salatalar ve yemeklerden oluşan güzel bir menüler yapmış. Zeytinyağlı istifno otlu Girit kabak, bezelye fava, ada böreği, kuru dolma ve de yoğurtlu barbun gibi kendilerine özgü yemeklerinin tadına bakabilirsiniz. Eski Foça Meydanı'ndan sağ taraftaki ara sokağa girdiğinizde kuytu bir köşeye saklanmış gibi bir restoran Letafet. Bilen bilir, reklama gerek yok dercesine kendinden emin. Menüleri geniş ve fiyatlarının da insanları yormadığı düşüncesindeyim. Her sabah taze olarak titiz 4 bayan tarafından hazırlanan ev yemeklerini tercih ediyorsanız, sahibinin yüzü pek gülmese de önerimiz Çarşı Lokantası olur. Ama ben güler yüzü tercih ederim diyorsanız arka sokaktaki Lezzet lokantasını deneyebilirsiniz. Bunların yanı sıra pideci, gözlemeci, kumrucu, çiğ köftecisi ve dönercisi de mevcuttur eski Foça’nın. Hatta lokmacı Zehra ablası dahi vardır. Küçük liman bölgesi Foça’nın en canlı bölümü ama hepsinden önemlisi Ünlü Girit Sakız Dondurmacısı.  Makedonya göçmeni bir Arnavut’tur Nazmi usta, dükkanında her zaman uzun kuyruklar oluşur. Hava sıcak olsa da kuyruktaki sohbet sıkıntıyı unutturur. Canınız kahve çektiğinde, bunun için de bir iki önerim var sizlere. KAVALA CAFE veya GRAMOFON CAFE, bekliyor sizleri kahve içmeye.

Siren Kayalıkları.webp

                      Siren Kayalıkları

Foça çarşısından renkli bir görünüm

     Foça, Ayvalık gibi adası çok olan bir sahil beldesi. Çevresindeki irili ufaklı altı adet ıssız ada bulunuyor. Bunlar; Orak, İncir, Fener, Hayırsız, Kartdere ve Metelik isimli adalar. Bunları görüp denize girmek için günübirlik tekne turlarına katılır veya özel bir tekne kiralayarak kişiye özel takılırsınız. Tekneniz yol alırken Foça’yı denizden seyretme güzelliğini de yaşarsınız. Tur teknelerinin ilk molası genellikle Orak Adasında verilir. Adanın kuzeybatısında yer alan Siren Kayalılarını da mutlak görmeniz gerekir. Şansınız varsa bu kayalıkların sevimli ev sahipleri Akdeniz Foklarını da çıkar karşınıza. Tekne yolculuğunda ikinci mola İncir Adasında olur. Bu ada da antik yerleşimden izler de bulunur. Adanın çamlarla kaplı bölümü ise piknikçilerin gözdesidir. Bu adada, Ferdi’nin Yeri isimli bir kır lokantası da vardır. Adalar turunuzu Fener Adası, Atatürk kayalıkları, Hayırsız ada, Kosova Plajı ve İngiliz Burnu’na kadar giderek tamamlarsınız. Uzaktan gördüğünüz Atatürk kayalıkları ise sizi şaşırtacaktır. Gerçekten de adanın biçimi Atatürk’ün portresini çok andırıyor. Aslında Foça’nın her yerinden denize girilebilir. Çünkü bu ilçe yıllar önce tamamlamıştır alt yapı sorununu. Deniz pırıl pırıl güzel ve temizdir ancak ne yazık ki bizim gibilere biraz fazla soğuk gelir. Buna karşılık suyu tuzsuz olduğu için hoş bir serinlik veriyor insan vücuduna. Küçük deniz sahil şeridi ahşap kaplı, sanki büyük bir iskele görünümünü andırıyor. Aralarına geniş ve estetik iskeleler de yapılmış. Bu bölgedeki insanlar yürüme mesafesinden denize girme imkanına sahip durumda. Küçük Deniz Sahili’nde ücret ödemeden denize girebileceğiniz küçük bir kumluk sahilde bulunuyor. Mersinaki Caddesi’ni takip ederek Eski Foça’dan ayrıldıktan sonra yazlık sitelerin arasından devam eden yol bir süre sonra tamamıyla yerleşim yerlerini geride bırakıyor. Yol boyunca bir tarafın deniz diğer tarafın orman olması görsel bir şölen yaratıyor. Eski Foça ile Yeni Foça arasındaki bu yol virajlı olduğu için pek tercih edilmiyor. İlkbahar ve sonbahar mevsimlerinde yol oldukça sakin. Sessizliğin içinde bakir koyları ve muhteşem plajları hayran hayran izleyerek yola devam edeceksiniz. Yalnızlığı sevenler için yol boyunca pek çok koy bulunuyor. Koyların bazıları hem sakin hem de oldukça doğal. Bazı koylar ve tesisler ise bunların tam tersine oldukça kalabalık. Foça’nın en ünlü plajı yakın bir koyda bulunan Hanedan. Bulunduğu bölge biraz rüzgâr tuttuğu için denizi de dalgalı. Metelik adasının karşısında ise eski Fransız Tatil Köyünün enkazı. Kumluk alan sınırlı olduğu için Foça plajları çoğunlukla çakıldır buna da hazır ola. Fatih Mahallesi’ni geçtikten hemen sonra doğa ile iç içe Sazlıca Plajında dinlenebilirsin. Plajda bulunan Sazlıca kampın kafesinde nefeslenip, deniz girebilirsin. Çanak Koyu yapısı dolayısı ile rüzgârı engelleyen doğal bir sete sahip ve buradan denize girmek oldukça keyifli, bu nedenle sizlerde Çanak Koyu'nu beğeneceksiniz.  Bu koyu kaçıranlar veya denize doyamayanlar için bir sonraki koyda Mambo Beach Club bulunduğunu da sizlere hatırlatırım. Ara sıra gözlerinizi kara tarafına çevirdiğinizde bakir zeytinlikler ile yer yer üzüm bağlarını da görülüyor.

    

      Eski Foça, arkeoloji bakımından da oldukça zengin. Anadolu'nun en eski tiyatrosu olduğu söylenen tiyatro bu topraklarda bulunur. 1991 yılının yaz mevsiminde yapılan kazılarda antik tiyatro bulunmuştur. Bugün Foça'nın her yerinde, sokaklarda, binalarda ve tarlalarda ve de denizinde antik dönemlere ait kalıntılar bulunmaktadır. Küçük denizin ucundaki kalenin içinde, Bereket tanrıçası Kibele adına yapılan, Kibele Açık Hava Tapınağı da vardır. Bu tapınak bölgedeki eşsiz antik eserler arasında gösterilir. M.Ö. 580 yıllarına ait olan bu tapınakta kayalara oyulmuş nişleri ve at heykellerini görülmektedir. Kale duvarlarının hemen ön tarafında 5 tane kapı bulunur. Buranın 5 Kapılar kalesi olduğunu hemen anlayabilirsiniz. İçine girdiğinizde ufak bir antik tiyatro gözünüze çarpacaktır. Açık Hava Tiyatrosu olarak kullanılan bu mekan, sergi, festival gibi etkinliklere ev sahipliği yapar. İlk bakışta taş ev sanabileceğiniz Fatih Sultan Mehmet tarafından yapılan camii de mutlak görmelisiniz. Şeytan Hamamları yani M.Ö. 5. yüzyılda kaya içine oyulan aile mezarlarının olduğu koridor. Bu koridorun sonunda iki mezar odası karşılar ziyaretçileri. Burayı gezdikten sonra hala istekli iseniz, 7 km uzaklıktaki Pers Anıt Mezarlarına çevirebilirsiniz rotanızı. Ayrıca Foça’nın tarihi yerlerine zenginlik katan antik tiyatroda burada. Foça’nın yel değirmenleri de ünlüdür. Foça’ya gelirken Top Dağı’yla karşılaştığınızda dağın tepelerinde belki de görmüşsünüzdür tarihi yel değirmenlerini. Neredeyse yıkılmak üzere olan değirmenler her şeye rağmen tüm güzelliğiyle durur orada. Frigya Tepesine tırmanmak sıcak havada zor gelse de tepeye vardığınızda harika bir Foça manzarası çıkıyor karşınıza. Aslında gün batımında gitmek güzel oluyor bu uzaklara. Foça’da uzun zaman geçirecekler için başka bir önerim ise Sasalı Doğal Yaşam Parkı’nı görmeleridir. Geniş bir botanik alan içerisine kurulu bu doğal yaşam parkında bulunan hayvanlar, doğal ortamda ve kafessiz yaşarlar. Hem çocuklar hem de yetişkinler için görülmesi gereken bir yer.

Foça'da gün batımı
Foça'da bir cafe

     Foça’yı bilenler Balıkçı İbo'yu mutlak tanır. Balıkçı İbo ve ünlü teknesi Çılgın, eski Foça’nın sembolü haline gelenlerden. Bu kişi zamanın sıkı komünistlerinden. Tanımayanlar ise onu, teknesinde asılı orak çekiçten tanırdı. Teknesi küçük limandaki balıkçı barınağında dururdu. Çift yönlü çerçevesinde ise Nazım’ın ve Che’nin fotoğrafları bulunurdu. İbo’nun evi barkı ve işi o küçük teknesinin içindeydi. Deli doluydu İbo, içer ama her gün değil, ara sıra içerdi. Ama içtiğinde üç gün durmadan içerdi. Sonunda ağzını açar gözlerini kapardı. Ters giden her şey onun sözlerinden nasibini alırdı. En fazla sövgüyü de Foça’nın pisliğine, düzensizliğine, çirkinleşmesine derman olamayan Belediye Başkanı alırdı. Çareyi Balıkçı İbo ortalıkta yokken teknesini çekmekte bulurlar. Sonunda Çılgın'ı kuzeyde bir yerlere götürdüler. Limana girişine de izin vermediler. Meydanların işgaline göz yumanlar, SİT alanı adaların talanına ses çıkarmayanlar, Cumhuriyet Halk Partisi’nden 3.kez Belediye Başkanı seçilerek halk adına halka karşı gelenler, bir balıkçı İbo’nun problemini çözemezse toplumun problemlerini nasıl çözeceklerdi. Balıkçı İbo'nun günahı, teknesine astığı pankart ile İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ulaşım tarifesini eleştirmesiydi. Balıkçı heykeli dikerek problemlerin çözüldüğünü sanmak  aymazlıktı. Aslında Foça demek, biraz da balıkçı İbo demekti. Foça demek biraz da Tarık Dursun K. Demekti. Bu nedenle anılarına sahip çıkıp onları yaşatmaya çalışmak gerekti. Bodrum, İstanbul’dan gelen balıkçısı ile övünüp tanınırken, Foça kendi öz balıkçısı ile dövünmeli mi? O belediyede yapmayalım yanlış olur diye çevresindekileri uyarabilecek bir yetkili yok muydu? Makamların geçici olduğu bilinmiyor muydu? Bu haksız uygulama her şeyden önce partiye zarar verecekti. Balıkçılar hem limanın hem de denizin süsüydü. Sandallarını kiraya verirler ama, yiyecek koyduğunuz naylon poşeti veya başka bir çöpü denize atmanıza isyan ederlerdi. Ada tavşanlarının çokluğuna bakıp, birini avlamaya kalkmayın, sahiplenirlerdi o şirin hayvanları. Kediler; sarmanı, tekiri, alacası ile Foça'nın sokaklarını onların sayesinde karınları tok ve keyif ile dolaşırlardı. Ülkenin bütün sahil kesiminde balıkçıların rızkları kesilmişken onlar sayesinde boldur Foça’nın balıkları. Dünyanın nadir 12 memelisinden biri olan Akdeniz fokundan dünyada 400, Türkiye’de ise yalnızca 100 tane yaşadığı tahmin edilir. Akdeniz foklarının, bugün beğenilmeyen balıkçı İbo ve onun arkadaşları sayesinde hayatta kaldığı unutulmamalıdır. Bir de balığın kesildiğini düşün, kim doldurur onca masaları yatakları ve de sokakları. Anneler gününde, ilçede yaşayan en yaşlı anne olan 98 yaşındaki Yaşar anayı evinde ziyaret ederek anneler gününü kutlamak ne kadar gurur verici ise balıkçı İbo ile barışmak ta o denli umut vericidir gelecek günlere. Başkan sen büyüklük yap ve dön kararından. Sonra da yanındaki kadroyu yeniden gözden geçir. Gözlerin kararmasın seçim sarhoşluğundan. Bilesin ki Balıkçı İbo ve Tarık Dursun gibi insanlar günahlarıyla sevaplarıyla yaşayacaktır siz gittikten sonra da Foçalıların gönüllerinde.

     Masmavi denizi, taş evlerini süsleyen rengarenk begonvilleri, şarkılar söyleyen martıları, mis gibi kokan akşamsefaları ve içinizi bir güneş gibi ısıtan samimi insanları ile neşe ve huzurun ruhunuzu sarıp sarmaladığı eşsiz bir sahil kasabası olduğuna sizlerde şahit olacaksınız Foça'da.

           

            Ünlü şairimiz Ataol Behramoğlu,

            Çok zaman önce gördüm dü Foça’yı
            Duygusu ilk aşk gibi bir şeydi
            Yıllar sonra yine karşılaştık
            Şimdi de son aşk olacak gibi 

                                                                  dizeleriyle betimlemiş Foça'yı 

bottom of page