top of page

Zülfü Livaneli

9827048161330.jpg

     Sanat dediğimizde güzel sanatlar konumuzun başköşesinde. Sanatçı, bir fikir veya düşünceyi ya da görsel bir objeyi en güzel şekliyle topluma yansıtan veya ifade eden kişilere verilen bir unvan. Bu insanların en büyük özellikleri toplumun ilerisinde gitmeleridir. Ülkelere mal olan sanatçılardan, toplumun yolunu aydınlatması beklenir. Sanat ve sanatçıları da işitsel ve görsel sanat ve sanatçılar diye ikiye ayırmak gerek. İşitsel sanat dediğimizde edebiyat ve müzik bu sanatın konusu içindedir. Görsel veya plastik sanatın konusuna ise heykel, resim, fotoğraf, sinema ve mimarlık girmektedir. Bunun dışında hem işitsel hem de görselliği birlikte barındıran bazı sanat kolları da bulunmaktadır. Tiyatro, bale ve opera sanatlarını da bu gurup için örnek gösteriliriz.

     Ülkemizden de ünlü sanatçılar çıkmaktadır. Ünleri sınırlarımızın dışına taşan Nazım Hikmet ve Yaşar Kemal gibi ünlü şair ve romancımız çıkmıştır. Aynı şekilde İdil Biret ve Fazıl Say gibi ünlü müzisyenlerimiz de yetişmiştir bu arada. Genellikle sanatçılarımız, sanatın tek bir kolu ile ilgilenirler. Bazı sanatçılarımız ise sanatın birkaç dalını aynı güzellikte kullanmaktadır. Bu sayfada sizlere çok yönlü bir sanatçımızı tanıtmak istiyorum. Bazı sanatseverler onu müzik sanatçısı olarak beğense de bana göre onun edebiyatçı kimliği de en az o seviyededir. Aslında sanatçılığını da bu iki sanat kolu ile sınırlandırmamak gerekir. Çünkü onun senaristliği ve yönetmenliği de hiçbir şekilde yadsınamaz. Siyasi kimliği ise mevzu bahis dahi edilemez. Çünkü Mustafa Kemal’in bize öğrettiği gibi, “Hepiniz milletvekili olabilirsiniz, bakan olabilirsiniz. Hatta cumhurbaşkanı olabilirsiniz. Fakat sanatkâr olamazsınız” sözünü unutmamak gerek.

     Bu uzun girişten sonra Zülfü Livaneli’nin sanatçılığını anlatmaya geçebiliriz. Livaneli daha ilk günden siyasi kimliğini, şarkılarından filmlerine ve kitaplarına, yaptığı her işe yansıtan bir sanatçıdır. Bunu yapan diğer diğer muhalif sanatçılar gibi o da doğal olarak dönemin cuntacılarının hedef tahtası haline geldi. 12 Mart döneminde, düşüncelerinden ötürü bir yıl cezaevinde hapis yattı. 1972’de hapisten çıktı ama yeniden tutuklanacağı söylentileri nedeniyle çareyi yurtdışına kaçmakta buldu. Bu düşüncesinde de haklıydı, Türkiye’de kalsa tutuklanması kaçınılmazdı. İsveç’e yerleştiği ilk yıllarda bulaşıkçılık dâhil, muhtelif işlerde çalıştı. Stockholm’de müzik öğrenimini gördü. Bilahare ülkeye döndü ve çalışmalarını sürdürdü. 12 Eylül 1980 askeri darbesinin sonrasında askerî yönetim tarafından üç ay gözaltında tutulduktan sonra ikinci kez Türkiye’den ayrılmak zorunda kaldı. 11 yıl İsveç’te sürgün hayatı yaşamak zorunda kaldı. Edebiyat, müzik ve sanat adına ülkemizin en değerli sanatçılarından olan Livaneli, yaşamı boyunca 30 film müziği ve 300’e yakın beste yaptı. “Yer Demir Gök Bakır”, “Sis”, “Şahmaran” ve “Veda” adlı dört filmin senaristliğini ve yönetmenliğini yaptı. Filmleriyle Altın Palmiye’den Altın Portakal’a kadar birçok ödül aldı. Zülfü Livaneli, özellikle müzikleriyle hem ülkemizde hem de dünyada önemli ödüller aldı. Eserlerinin Leman Sam, Maria Del Bonet, Joan Baez ve Maria Farantouri gibi çok sayıda ünlü sanatçı tarafından yorumlandı. Özellikle Nazım Hikmet’in şiirlerinden bestelediği şarkılarını 1978 yılında çıkardığı Nazım Türküsü adlı albümünde topladı. 500.000 kişinin katıldığı Ankara Hipodrom Meydanı’nda 19 Mayıs 1997 yılında verdiği konser Türkiye’nin en büyük konseri olarak tarihe geçti. “Elbette yorumlar da yaratıdır ve yorumcular da yaratıcılardır. Ancak Zülfü’nün öteki önemli yanından söz etmek gerek; Daha usta, gerçek ve öz yaratıcılığından. Zülfü bir türküler yorumcusu olduğu kadar besteler yaratıcısı, ustasıdır da. Zülfü’nün bu yönü, yorumculuğundan çok daha önemlidir. O, çağımızın özgün müziğini yaratanlardan birisidir. Bir Yiğidim Aslanım, bir Karlı Kayın Ormanı, bir Leylim Ley çağımızın kalıcı, özgün yapıtlarındandır. Çok ilginçtir ki bu yapıtlar söylendiği her ülkede halkın diline düşüveriyor ve halklar bu yapıtları kendilerininmiş gibi hiç yadırgamadan söylüyorlar. Çünkü onun bu yaratıları çok derinlerden, halklardan geliyor; yani büyük ustaların, klasiklerin geldiği yerden.” Livaneli’nin müziği için bu sözleri ben değil Yaşar Kemal söylüyor.” Livaneli’nin müziğinde bugün, sanki bu eski coşkunun, yenilik tutkusunun yankısı var. 20’nci yüzyıl üstün bir hıza geçmenin çağı. Müzik geri kalabilir miydi? Ses patlamaları, polifonik örgünün çarpıcı gücü, elektronik araçların ses simyası, yeni ritimlerin esrikliği, çağdaş genç müziğin kimliğini oluşturuyor. Livaneli, çok eskilerden hız alıp çok yenilere ulaşanlar, dünyaya açılanlar, geleceğin kapılarını zorlayanlar arasında, ilk safta.” Bu sözleri söyleyen kişi ise Abidin Dino’dan başkası değil. Müzisyen, şarkıcı, yönetmen, besteci ve 22. Dönem Milletvekili yaparak siyasete de bulaşan Livaneli, edebiyat alanında da önemli eserler yazdı. Eserlerini sade ve akıcı bir dil ile yazdı. Anlaşılır bir dil kullandığı için romanları kolaylıkla okunur oldu. Kitapları Türkiye’nin yanı sıra Çin Halk Cumhuriyeti, İspanya, Kore ve Almanya’da da yayımlandı. Balkan Edebiyat Ödülü’ne, ABD’de Barnes and Noble Büyük Yazar Ödülü’ne, İtalya ve Fransa’da Yılın Kitabı Ödülü’ne; Türkiye’de ise Yunus Nadi Ödülü ve Orhan Kemal Roman Ödülü’ne layık görüldü. Sanatçı, toplumda yaşanan gerçekleri her tür eserinde detaylı bir şekilde yorumlayarak kamuoyuna yansıtmıştır. Sözün kısası Livaneli, aydın kimliğini sanatçı kimliği ile bütünleştirebilen müstesna bir sanatçıdır.

     Ünlü yazarın Türk edebiyatına kazandırdığı eserleri iki bölümde incelemek gerekir.

1.Düşünce ve Araştırma Kitapları : Arafat’ta Bir Çocuk (1978), Dünya Değişirken (1987), Sis (1990), Diktatör ile Palyaço (1993), Sosyalizm Öldü mü? (1994), Gorbaçov’la Devrim Üstüne Konuşmalar (2003), Sanat Uzun Hayat Kısa (2010), Edebiyat Mutluluktur (2012), Orta Zekâlılar Cenneti (1991, 2015), Gözüyle Kartal Avlayan Yazar: Yaşar Kemal (2016), Rüzgârlar Hep Gençtir (2019), Bizi Sürükleyen Nehir (2020), Gökyüzü Herkesindir (2020).

2.Romanları : Engereğin Gözü (1996), Yalnızlık Mevsimi (2001), Bir Kedi Bir Adam Bir Ölüm (2001), Mutluluk (2002), Leyla’nın Evi (2006), Sevdalım Hayat (2007), Son Ada (2008), Harem (2012), Serenad (2013), Kardeşimin Hikâyesi (2013), Konstantiniyye Oteli (2015), Huzursuzluk (2017), Elia İle Yolculuk (2017), Son Ada’nın Çocukları (2017), Arkadaşıma Veda: Atatürk (2018), Gölgeler (2018).

     Ünlü sanatçımızın edebi kimliği ile tanışmadıysanız, vakit geçirmeden bir an önce mutlaka tanışmalısınız.

bottom of page