top of page
  • Facebook Social Icon
  • Twitter Social Icon
  • Google+ Social Icon
  • YouTube Social  Icon
  • Pinterest Social Icon
  • Instagram Social Icon

NECATİ  CUMALI

    Yaşar Kemal'in "Yaşlanmaz şair çocuk” dediği Necati Cumalı, edebiyatımızın çeşitli türlerinde başarılı eserler veren sayılı yazarlarımızdan biridir. Edebiyat dünyamıza Kızıl Çullu isimli şiir kitabıyla girmiştir. Birkaç şiir kitabı yayınlandıktan sonra, Yalnız Kadın adlı öykü kitabını çıkarmıştır. Tütün Zamanı isimli kitabı ise Cumalı'nın ilk romanı olmuştur. Çocukluğunun geçtiği Urla, onun öykü ve romanlarını büyük ölçüde etkilemiştir. Yapıtlarında kasaba ortamını kullanmasının nedenlerinden en önemlisi bu olgudur. Diğer neden ise, o dönemde ne köy ne de şehir olan Urla’nın, tanıdığı toplumu daha iyi yansıttığına inanmasıdır. Bazı roman ve öykülerinde ise mekân olarak doğum yeri olan Makedonya’yı kullanmıştır.

 

   Necati Cumalı, gerçekçi ve mantıklı betimlemeleri ile gerçek hayatı abartısız bir şekilde yorumlayarak başarılı roman ve öyküler yazmıştır. Yapıtlarını geleneksel motifleri, kuvvetli gözlemleri ile harmanlayarak ve en önemlisi tek yanlı siyasi görüş belirtmeden yazmıştır. Köy ve köylü sorunlarını işlerken köylüyü devlete karşı kışkırtacak şekilde yazmaktan özellikle kaçınmıştır. Roman ve öykülerinde geçen olayları gerçek hayata benzer bir şekilde, doğal akışı içinde olumlu ve olumsuz yanları ile birlikte ortaya koymaya çalışmıştır. Özellikle köy temalı yapıtlarında sorunları abartmadan ideolojik yaklaşımlara bulaştırmadan ele alışı okuru rahatlatır. Eserlerinde hayat bulan karakterler, abartısız ve gerçek hayatta yaşamış hissi veren sıradan insanlardır, yani gerçek hayatta sık gördüğümüz tiplemelerdir. Necati Cumalı, köylünün kusurlarını, zaaflarını ya da erdemlerini gerçekçi bir yaklaşımla ortaya koymuştur. Yapıtlarında mesajlarını kavgacı bir tarz yerine uzlaşmacı bir bakış açısıyla vermeye özen göstermiştir. Eserlerinde sade fakat etkileyici bir dil kullanmış, kolay okunabilir olmayı önemsemiştir.

 

    İlk üç romanı Tütün zamanı üçlemesi olarak bilinir. Tütün Zamanı romanlarının en güzeli olarak kabul edilir. İkinci baskısında Zeliş adını verdiği bu ilk romanında tütün ekimi ile uğraşan köylülerin hayatlarını, güç yaşam koşullarını anlatır. Bu arada köylerimizde sık rastlanan bir kız kaçırma öyküsü ile üç kişilik bir gönül macerasını da kullanmıştır. Yağmurlar ve Topraklar isimli romanında ise gelir kaynağı sadece tütün olan bir kasabanın sosyal yapısını ve tabiatla olan zorlu ilişkisi üzerine oturtmuştur. Oniki aylık bir zaman dilimi içinde geçen bu romanda, avukat bir genç ile öğretmen bir genç kızın aşk hikâyesi ekseninde kurgulamıştır. Üçlemenin son kitabı olan Acı Tütün’de ise, emeği ile geçinmek zorunda olan köylülerin karşılaştıkları güçlükleri, onların emeklerinin sömürülmesini anlatmıştır. Bu üç romanda yer yer ve zaman zaman kendi yaşadığı olaylara da yer vermiştir. Bu üçlüyü okurken, Zeliş ile Cemal’in sevdasına ortak olacak, Avukat Nihat’ın sıkıntıları ile üzülecek, değerinin çok altında fiyat verilen tütün balyalarının yakılışına da kahredeceksiniz. 

 

    Aşk da Gezer Cumalı’nın ilk kent romanıdır. Bu kez sanat dünyasından aktardığı insanların, aşklarını yaşamak isterken karşılaştıkları engelleri anlatmıştır. İzmir fuarına gösteri yapmak amacı ile gelen gezici tiyatro gurubunda yer alan sanatçıların günlük yaşantıları, birbirleriyle ilşkileri ve kişisel zaafları konu edilmiştir. Necati Cumalı, aşkı ve sevdayı iyi yorumlayan yazarlarımızdandır. Ona göre insanı, insan yapan duyguların en tepesinde aşk olduğuna inanmıştır. Uç minik serçem Necati Cumalı’nın çocuklar için yazdığı bir romandır. Cumalı yaklaşık altmış yıl boyunca şiir, öykü, roman, oyun, deneme, inceleme ve günceleriyle edebiyatın hemen her alanında eserler vermiştir. Oldukça üretken bir yazar ve şair olarak edebiyatımızda haklı bir yere sahip olmuştur. 

 

   Cumalı hikâyelerini de taşrada yaşayan bir aydının gözlemleri ile orada sıkışıp kalmış insanlarının sorunları üzerine yazmıştır. Yazdığı hikâyelerdeki ortak özellik cinsellikle ilgili konuların bolluğudur. Aşk ve sevda adamı Cumalı, yapıtlarında erotizmi de eksik etmez. Bu konu onu hiçbir zaman ağırbaşlılık ve incelikten de uzaklaştırmaz. Bir Rumeli muhaciri olan Necati Cumalı konularını çocukluk hatıralarından aldığı Makedonya 1900 isimli kitabı bana göre çok güzel bir kitaptır. Yazar güçlü tasvirleriyle okuyucuyu etkilemeyi bilmiştir. Bu hikâyeler okunduktan sonra kendilerini kolay kolay unutturmaz, zaman içinde tekrar okunmak isterler. Yazar bu kitabındaki hikâyelerine sosyal ve psikolojik tenkitlerini ustalıkla yerleştirmiştir. Bu nedenle öykülerinin birçoğu beyaz perdeye aktarılmış, bazıları ise tekrarlanmıştır. Susuz Yaz, Dul bir kadın, Adı Vasfiye, Mine gibi ondan fazla sinema filmi Susuz yaz, Mine, Boş beşik gibi otuza takın tiyatro oyunu. Dila hanım gibi TV dizisi yapılmış yapıtları bulunan çok yönlü bir edebiyatçımızdır.

 

   Yazarın en beğendiğim romanı ise Viran Dağlar adlı eseridir. Romanda Osmanlı’nın Balkanlardaki topraklarını kaybedişi ve bu olayın o bölgede yaşayan insanlar üzerindeki çöküntüsü anlatılmıştır. Ulusçuluk akımının etkisi ve etnik çatışmaların kundaklamasıyla yüzyıllardan beri birlikte yaşayan farklı dil ve inanıştaki insanların birbirlerine düşman edilmesi ana tema olarak kullanılmıştır. O günün koşullarına göre eserde iletilen ana düşünce doğrudur. Zülfikar Bey’in ailesinden gelen Osmanlılık havası devletini ve yaşadığı toprakları sonuna dek korumak istemesi doğaldır. Goriçkalı Zülfikar Bey’in ağızından anlatılan roman, ana karakter üzerinden Osmanlı İmparatorluğunun Balkanlardan çekilmesini anlatmaktadır. Balkan savaşındaki yenilginin ardından yaşananlara kayıtsız kalamayan roman kahramanı yine de doğup büyüdüğü toprakları terk etmez. Bu toprakları tekrar Osmanlının alacağını düşünmekte ve bunun için çalışmaktadır. Birinci Dünya savaşı çıktığında gizli bir örgüte katılır. Fransızlar bu örgütü ortaya çıkartıp Zülfikar Bey’in peşine düşerler. Dağlara kaçıp bu kez de çetelere katılır. Sonra Fransızlar tarafından yakalanıp hapse atılır. Roman kahramanı hapisten de kaçıp tekrar dağlara çıkar. Necati Cumalı ilk kez bu romanında sosyalist kimliğini ortaya çıkarmıştır. Onun bu romanı çok severek yazması hem roman kahramanının akrabası olmasına hem de sosyalist dünya görüşünü bu roman sayesinde ortaya koymasına bağlanabilir. Romanın dramatik bir şekilde sona ermesi ise kaçınılmaz bir sondur. Yazarımız bunu roman kahramanının intikamını aldırarak telafi etme yoluna gitmiştir. Aslında bu kadar kısa bir zaman dilimi içinde bunca kahramanlığı yaşamış bir insan olarak o okurun kalbinde zaten ölümsüzleşmiştir.

bottom of page