top of page

Yeşilyurt Köyü

Kısık Konağı

Yeşilyurt Köy Kahvesi

     İda adını ilk kez Homeros’un İlayda’sında okumuştum. Efsaneye göre Tanrı Zeus bu dağın zirvesinde otururmuş. Hatta Troya savaşını da bu dağın tepesinden yönetmiş. Alp dağlarından sonra dünyanın en yüksek oksijen oranına sahip temiz havası, muhteşem körfez ve deniz manzarası, doğal güzelliği, ekolojik zenginliği, efsaneleri ve tarihi zenginliği ile öncelikle görülmesi gereken yerlerin başında gelir. Zeytin ağaçları ile birlikte meşe, kara ve kızılçam ormanlarıyla kaplı bu güzel coğrafyada en çok rastlanan ağaç köknardır. Endemik bitki örtüsünün yanı sıra sadece burada yetişen Kazdağı köknarını tanımak için dahi bu bölgeye gelmeye değer. Büyük şehirlerin kaotik ortamının yarattığı stresten bunalan günümüz insanlarının sığınağıdır bu dağlar. Antik ismi İda olarak bilinen bu dağlar, insanlara tanrının bir armağanı. Dağın eteklerine ulaştığınızda, Ege’nin lacivert renkli sularını ve Midilli adasının görüntüsünü seyrederken yorgunluğunuzu da unutuyorsunuz. Kalabalık ve gürültülü tatil ortamından uzak, sakin, huzurlu, dingin bir tatil yapmayı düşünenler için Kaz Dağları, yılın her mevsiminde gidilebilecek ideal bir tatil bölgesi. Her mevsimin farklı güzellikleri var.

     Kaz Dağlarında birçok köy vardır. Lakin içlerinde bazıları oldukça gelişmiştir. Yeşilyurt Köyü ise bunların en önde gelenidir. Adatepe, Çamlıbel, Kızılkeçili, Tahtakuşlar gibi köyler ise onu takip eden diğer köylerdir. Kaz Dağlarının eteklerinde Bademli ve ona benzeyen başka köylerde vardır fakat onlar köy vasfını kaybederek büyük yerleşim yerlerine dönüşmüşlerdir. Yeşilyurt Köyü, bölgenin  güzel köylerinin başında gelir. Ana yoldan köy yoluna saptığınızda, kıvrımlı yolun bitimine kadar tedirginlik yaşarsınız çoğunlukla. Buna

Yeşilyurt Köyünden Bir Görünüm

karşılık köy meydanına ulaştığınızda ise kaygılanmaya gerek olmadığını da hemen anlarsınız. Köy, Osmanlı döneminde Rumlarla Yörük Türkmenlerin birlikte yaşadıkları bir yerleşim yeriymiş. Öncelikle şunu bilmelisiniz ki Yeşilyurt Köyü, dağ ve deniz havasının birlikte yaşandığı ender yerlerden. Arnavut kaldırımlı dar sokaklarından tepeye doğru tırmanışa geçenler köyü hemen yaşamaya başlar. Taş evlerin ağırlıkta olduğu geleneksel mimarinin sevimli örnekleri çıkar karşınıza. Tarihi dokunun bozulmamış olması ve ana yola yakınlığı diğer köylerden daha fazla ön plana çıkmasına yol açmış. Yeşilyurt Köyünün yedi yüzyıllık bir mazisi var. 1924 mübadelesi sonunda Yunanistan’a göçen Rumların yerini Girit ve Midilli’den gelen adalı Türk’ler doldurmuş. Köyün alt mahallelerinde dolaştığınızda eski kilisenin temel taşlarının bir kısmını görebilirsiniz. Eski adı Büyük Çetmi olan köyde şimdilerde 90 hane yaşamakta. Köyde gezilecek tarihi mekân, tepelere doğru 3 km lik zorlu bir patika bir yol ile çıkılan Zeus Altarı. Günümüze sadece bir kaya parçası görünümü kalmasına rağmen görülen eşsiz bir manzara bu tepeye çıkmanın yorgunluğunu bir anda unutturuyor. Yeşilyurt Köyü bölgedeki en fazla konaklama tesisi bulunan köy. 30 odalı butik otelden 5-6 odalı lüks butik otellere kadar alternatif çok. Köy bölgenin en lüks butik otellerine ev sahipliği yaptığı için fiyatları da diğer köylere nazaran biraz yüksek. Yeşilyurt Köyünde Manici Kasrı, Çetmihan, Erguvanlı Ev, Öngen Country, İda Taş Konaklar, Reis İnn, Şahmeran Konağı isimli tesisler bu saydıklarım arasında. Bunların çoğu yaz kış açık. Ama benim size konaklama önerim Kısık Konağı olacak. 

      Yüksek Mimar ve Şehir plancısı Yalçın Bey, köyde geçirdiği güzel bir tatilin ardından buraya yerleşmeye karar verir ve bir arsa satın alır. Şehir yaşamının yıpratıcılığından uzaklaşıp dingin bir yaşama geçebilmek amacıyla Kısık Konağı projesini uygulamaya geçirir. Projeydi, izindi derken konağın temeli atılır. Kendi tasarımı ve uygulaması olan bu taş yapıyı, zevkli ve incelikli bir konağa dönüştürür. Odalar birbirinden farklı, küçük detayları dahi emek verilmiş. Zaman süreci içinde, imkanlarına göre yarattıkları bu mekânda eşi Sevgi Hanımla birlikte yeni bir dünyaya yelken basmışlar. 

Kısık Konağı

Bu macera onlarda yeni bir yaşam felsefesi geliştirmiş. Benimsedikleri felsefeyi arkadaş oldukları misafirleri ile de paylaşmaya başlamışlar. Konukların zaman geçirdikleri odalar, öncelikle onların rahat etmeleri düşünülerek düzenlenmiş. Odaların görseli otantik, kullanımı ise rahat. Fazlası değil ama gerekli olan her eşya var bu odalarda. Kısık Konağının odaları merkezi kalorifer sistemi ile ısıtılıyor. Buna karşılık odaların hepsinde önü cam kapaklı güzel şömineler de bulunuyor. Ayrıca yaz günleri için klimada düşünülmüş. Oda duvarlarında bulunan orijinal tablolar ise misafirlerin görsel zevkine hitap ediyor.  

Üst Kat Odalarının Görünümü

Ayrıca her odada misafirlerin çay, kahve ve bitki çayı hazırlayabilecekleri sıcak içecek köşesi de oluşturulmuş. Odalarda televizyon mevcut, uydu yayınlarının yanı sıra isteyen misafirler DVD oynatıcı isteyerek, arşivden seçtikleri filmlerin keyfini şömineli odalarda çıkarıyorlar.  Tesise konaklamak amacıyla giriş yaptığınızda formaliteyle başlamıyorsunuz tatilinize. Çünkü her şeyin bir zamanı var. Konakta önce Şila karşılıyor gelen misafirleri. Kısık Konağının olmazsa olmazı, yaşlı ve iyi huylu bir köpek Şila. Odanıza yerleşip havanın durumuna göre ya terasta ya da şömineli yemek salonunda hafif bir müzik sesi eşliğinde kahvenizi içip yorgunluğunuzu atıyorsunuz. Ortak mekanlarda da resimler, orijinal objeler veya genç bir sanatçının seramik çalışmaları gözünüze çarpıyor. İnsan merakı baskın çıkıp objeleri gözlem altına alıp hayal dünyanızı renklendiriyorsunuz. Şanslı bir gününüzdeyseniz kuş sesleri, sincap görüntüleri gibi alışkın olmadığınız büyülü bir ortam içinde sadece bedeninizi değil ruhunuzu da dinlendiriyorsunuz. Saat beşi gösterdiğinde Sevgi Hanımın sıcak kurabiyeleri ve küçük sürprizleri eşliğinde bu kez çayınızı yudumluyorsunuz. 

Kapalı Yemek Salonundan Bir Görünüm
Standart Odalardan Bir Görünüm

     Gün batımının ya da ayın doğumunun keyfini çıkaracağınız manzara terası da sizi bekliyor. Saat sekiz gibi akşam yemeği faaliyeti başlıyor Kısık Konağında. Yalçın Bey gözüne kestirdiği misafirleri ortak kurulan masaya davet ediyor. O masada yer alanların çoğu ya konağın müdavimleri ya da Yalçın Beyin köyde yaşayan eski arkadaşları oluyor çoğunlukla. Yalçın Bey bu konuda misafirlerine ince nezaketi ile teklif yapıyor ama kimseyi de zor durumda bırakmamak için fazla da ısrar etmiyor. Yemek salonunun tam orta yerinde ocakbaşıvari çevresi açık bir şöminesi bulunuyor. Büyük davlumbazı ise zincirle çatıya tutturulmuştur. Meraklı olanlar için bu dahi ayrı bir inceleme konusu. Mutfakta Sevgi Hanımın organik ürünlerden ürettiği salça, tarhana, kurutulmuş sebzeler ve ev tipi konserveler kullanılıyor. Konağının mutfağı, araştırma ve geliştirmelere açık, devamlı yenilik peşinde ama buna karşılık unutulmaya yüz tutmuş onca yıllık tarifler de yok değil. Akşam yemeği için dört çeşit zeytinyağlı meze hazırlanır. Arkasından ara sıcak ile ana yemek servis edilir. Kapanış tatlı ve meyve ile olur. Mazotu tüketenlere zaman zaman Yalçın Bey tarafından yolluk takviyesi dahi yapılır. Kısık Konağında yemek azdı çoktu muhabbeti hiç yapılmaz. Konağa gelenler Yalçın Bey ile Sevgi Hanımın misafirleridir. İlkbahar ve sonbahar gecelerinde, etrafında sıcak şarap yudumlanan “ateş kuyusu” keyfi ise gerçekten başka bir alem. Kaz Dağlarında insan güne bir başka güzellikte başlıyor. Bir gece öncesinin o tatlı yorgunluğundan hiçbir şey kalmamacasına arınıyor uyandığında. Hele bir de hava güneşli ise eğer, gel keyfim gel. İnanın abartmıyorum masanızda koyacak yer kalmıyor birbirinden güzel kahvaltılıkları. Ama böyle bir masada sakın şarküteri arama. Sunulan tüm reçellerin ve zeytinlerin kendi üretimleri olduğunu da söylemeye gerek yok. Yumurtalar ise istediğiniz gibi. İsteyene üç, isteyene beş dakikalık. Omlet isteyene omlet, yağ da isteyene yağ da. Tabi diğer elinizde balda. Balın da çeşidi çok. Ama illaki de Ceviz reçeli yemeli. Tam çok kaçırdım bu sabah dediğinizde mis gibi bir koku sarar her tarafı. Bu kez yeni pişirilmiş küçük hamurlar gelir tabağınıza. Gel de yeme işte. Dikkatli olun diliniz yanmazın hani. İşte böyle olur Kısık Konağındaki masum sabah kahvaltıları.

     Kaz Dağları köylerinde bir çok butik otel mevcuttur. Kısık Konağı bunların arasında önde gelenlerdendir. Bu tesiste verilen hizmette, sunulan yemek ve içecekte, misafire davranışta hep bir incelik hep bir zarafet hissedilir. Bu nedenle dostlarıma Kısık Konağını öneririm.

bottom of page