top of page

Kuzey Ege'nin Keşfedilmeyen Güzellikleri

 

     Kuzey Ege, Saros Körfezi, Çanakkale, Balıkesir (Edremit Körfezi) ve İzmir'i de kapsayan coğrafi bölgeye verilen isim. Dar anlamda ise Kaz Dağları'nın güneyi ve Ayvalık bölgesi için kullanılır. Ülkemizin 7 bölgesi, belki de 77 görülesi yeri var. Bana göre içlerinde Kuzey Ege en ayrıcalıklısı. Sadece denizi, kumu ve güneşi ile değil, gerçekten görülmesi gereken çok farklı güzellikleri var. Açıkçası tarihle iç içe. Antik kentler, sıradanlık içinde görülüyor bu bölgede. Oysa tarihin babası Heredot, en güzel eserlerini vermiş bu bölgede. Turuvalı Helen'in adını duymayan var mı aranızda? En güzeli bunların kurgulanmadan sıradanlık içinde gezilip görülebilmesi. Deniz, kum ve güneş, Allaha şükür tüm sahillerimizde gördüğümüz gibi güzel. Ama y diğerleri? Ülkemizin hiçbir yerinde bu bölgedeki kadar çok ve güzel zeytinyağlı mezesi yok. Ege otlarını ise anlatmaya bile gerek yok. Balığın kralı, buranın denizlerinde çok. Sadece zeytin ağaçlarını gözlemlemek için dahi bu topraklar gezmeğe değer.

indir.jpg

Hz. İsa'yla yaşıt bir zeytin Ağacı

5_babakale.jpg

Babakale'de bir mezarlık

     Örneğin; Osmanlıdan günümüze gelen Babakale, Çanakkale ilinin Ayvacık ilçesine bağlı küçük ve şirin bir balıkçı köyü. Buna karşılık görülmeye değer. Gökçeada ve Bozcaada, görmeyenler için koca bir yazık. İda yani Kaz Dağlarının sevimli ve şirin köyleri. Hepsi birbirinden değerli. Küçükkuyu, Altınoluk, Akçay mutlaka görülmeli. Bu topraklara gelip te Sabahattin Ali'nin, Hasanboğuldu'sunu görmemek  olmazsa olmaz. Kazdağları, Zeus’un ünlü Truva savaşını izlediği, yeryüzünde ilk güzellik yarışmasının yapıldığı topaklar. Efsanelerini yazmaya kalksak, sayfalara sığmaz. Ege Denizi’nin şirin balıkçı kasabası Foça sokaklarında gezmek, Eski Foça’nın arkeolojik ve kültürel kalıntılarını gezmek değeri dünyaya bedel. Kuzey Ege Bölgesinde beş yıldızlı, bol animasyonlu büyük otel aramayın. Bu yazımızda sizlere bilinmeyen köşeleri tanıtmaya çalışacağım.

        Biz dönelim yazımıza, isterseniz Trakya topraklarından başlayalım.

 

1 -   Edirne-Enez: İlçe Meriç Nehri kıyısında, Yunanistan sınırına çok yakın bir yerde. Daha ilk çağlarda deniz kenarında kurulmuş olan Enez, nehrin asırlar boyunca taşıdığı alüvyonlar ile doldurduğu için giderek denize küsüp uzaklaşmış. Sultaniçe’den Altınkum Sahili’ne kadar onlarca kilometre sahili olan Enez’de pek çok plaj ve beach bulunmakta. Temiz ve berrak denizi, sessiz ve sakin ortam arayanlar için çok uygun.   Altınkum, Erikli, İtalyan Koyu, Vakıf, Yayla ve Büyükevren plajları temiz ve güzel olduğu kadar da bakımsız. Saros Körfezi dünyanın en temiz üç denizinden biri. Tüplü dalış için elverişli. Manzarası güzel mi güzel.

Karşısında  görünen ada Yunanistan’ın Semadirek Adası. Yüksek tepede ise Enez Kalesi var. Bizans öncesinde yapıldığı halde bugün dimdik ayakta. Kale ve civarı, Ainos Antik Kentinin de merkezi olmuş asırlarca. Enez konaklama, yeme ve içme konusunda oldukça hesaplı. Yormuyor insanların cebini. Buna karşılık konaklama ve restoran alternatiflerinin az olmasının yanı sıra hizmet kalitesinin alışılanın altında kalması turizm açısından en büyük dezavantajı. 

Kuş bakışı Güneyli

2 - Gelibolu - Güneyli: İstanbul'dan Gelibolu'ya kara yolu ile gidenler, Koru Dağı’ndan inerken tanışırlar Saros Körfezi’yle. İlk önce denizin ortasında iki küçük ada göze çarpar. Körfezi dolanıp Bolayır’ı geçtikten az sonra en yüksek noktaya ulaştığınızda, arabanızı sağa çekip lütfen körfeze bir göz atın. Saros Körfezinin rengi âşık eder sizleri. Kimileri Emel Sayın’ın gözlerine benzetir gördüğü güzelliği. Köy yüksek bir tepede kurulmuş, sahili aşağıda kalıyor. Köyün çirkin bir mimarisi var sanki yazlıkçılara

esir düşmüş havasında. Kıyılarında; Fatma Kadın Çeşmesi, Kardeşler, Mahmutpaşa, Asker Çeşmesi, Emel Sayın isimli birbirinden güzel koylar tespih tanesi gibi dizili. Derin ve özgürlüğü çağrıştıran mavi renkli koylar sahili dantel gibi işleyip yerleşmiş. Günyeli’de dinginlik ve huzur hat safhada. Tüple dalanlar için ise ideal konumda. Genelde yazlıkçılara hitap ettiği için konaklama ve restoran sayısı kısıtlı olsa da var. Balık için tam tersini söyleyerek sizleri sevindirebilirim.  İnce kumsalı, temiz ve serin deniziyle sizleri bekliyor.

3 - Ezine - Geyikli: Yıllar önce Bozcaada’ya gitmek için Feribotla geçerken görmüştüm.  Yaz-kış yaşanacak bir balıkçı kasabası olarak düşünmüştüm. Geyikli Plajı, Aktaş Plajı, Ezine Plajı, Papaz Plajı, Tavalı Plajı, Güneştepe Plajı,  Akçansa Plajı, Çamoba Halk Plajı gibi birçok güzel plajı vardı. Tatilciler, masmavi denizin keyfini çıkarırlarken, sarı ve ince kumuna hayran olurlar. Üç bir yanı zeytin ağaçlarıyla çevrili, temiz havasıyla doğa ile iç içe olunan, organik tarımın yapıldığı,  zeytin ve peynir cennetidir aslında.

 

Geyikli sahili

Geyiklinin pansiyonları da şirin ve temiz. Ayrıca Taşkonak, Chiyyano's Inn gibi butik oteller bile var. Ayrıca denize sıfır olan otelleri ve tarihi konaklardan dönüştürülmüş butik konaklama tesisleri dudak uçuklatacak kadar da ucuz. Geyiklinin toprağı kadar denizi de bereketli. Bu sahillerde çok farklı türde balık ve deniz ürünü yakalanıyor. Ayrıca yakın çevresinde bulunan antik kentlerde, doğayla iç içe geçmiş. Muhteşem manzaralı bir yoldan gidilen mavi ile yeşilin gölgesinde kalan Mavra Adası da görülmeye değer. Kaz Dağlarına düzenlenen gezileri ise anlatmaya bile gerek yok. Sonsuzluk ve huzur arayanlara tavsiye edilir.

         Sokakağzı sahili

4 -   Asos - Sokakağzı: Çanakkale’nin Ayvacık’a bağlı Koyunevi Köyü sahilindedir Sokakağzı. Denizin kenarına vardığınızda muhteşem bir manzara ile karşılar gelen misafirlerini. Lüks aramayan, güneşin, serin  denizin ve bakir kumlu plajın tadını çıkarmak isteyenler için ideal tatil bölgesi. Özellikle denizi ve havası çok çok temiz. Büyük şehirlerin tutsaklığından kurtulup özgürlüğün tadına varmak isteyenler için çok doğru bir seçim. Sokakağzı, geçen yıllar içinde müdavimlerini oluşturmuş ama ilk günkü bakirliğini hala koruyabilen bir belde. Sahil boyunca sıralanmış otel, pansiyon ve kamp alanları var. Tahta masalı, çardaklı 

restoranları insana geçmişi anımsatıyor. Konaklama tesisleri, önlerindeki kumsala şemsiye ve şezlong koyarak misafirlerine hizmet veriyor. Akşamüstü çay ve çöreğiniz sahile kadar getiriliyor. Akşam yemeklerinde, taze meze ve balığınıza mehtabı ve sohbeti ekleyerek günü kapatıyorsunuz. Balıkların geçiş yolu üzerinde bulunduğu için çok çeşitli balık çıkıyor. Çevresinde Koyunevi ve Bademli gibi gezip görülecek şirin ve güzel Ege köyleri bulunuyor. 

5-Asos-Sivrice Koyu:Asos’tan Babakale tarafına giderken Bektaş köyü girişinden deniz yönüne saparsanız kısa süre sonra Sivrice’ye ulaşırsınız. Sivrice ile Sokakağzı birbirlerinin tam karşısında yer alan iki sahil beldesi. Taşlık ama çok temiz ve dingin bir denizi var. Bilmeyen kendini havuz da sanır. Suyu serin ama pırıl pırıl. Denize kolay girilmesi için konaklama tesislerinin önlerine tahta iskeleler yapılmış. Akşam yemekleri iskelede veriliyor. Gürültü ve kargaşadan uzak bir belde. Henüz kitle turizmi ile tanışmamış. Bu nedenle sessiz, sakin ve huzurlu bir tatil yöresi. Hesaplı  tatil yapmayı planlayan kalabalık aileler için ideal.  

      Sivrice'nin bitişiğinde gizli kalmış küçük ve sevimli bir de koy var. İskele koyu isimli bu koyda sadece bir iki küçük konaklama tesisi var. Keşfetmeyi seven gezginler bu bölgeyi mutlaka ziyaret etmeli. Sivrice Koyunun bir özelliği de her çeşit gezginin beğenisine uygun konaklama tesislerinin bulunması. Köy sakinlerinin açtığı motellerin yanında, mütevazı tesisler, butik oteller olduğu gibi tematik oteller bile mevcut. Yapaylıktan yoksun ve bir o kadar doğal olan Sivrice’den Midilli Adası elle tutulacak kadar yakın gözüküyor. 

Sivrice denizi

6 -   Asos - Sazlı Köyü Sahili: Önünüzde mavinin tüm tonlarıyla Ege Denizi, arkanızda ise tüm heybetiyle Kaz Dağları. İşte burası, mavi ile yeşilin kucaklaştığı Sazlı Köyünün yalısı. Doğa tüm cömertliğini sunmuş bu bölgenin topraklara. Köyün sahilinde birçok tesis var ama ben bu güzel tesislerin içinden ayrıcalıklı olan iki tanesini tanıtmak istiyorum. Fiyatları şimdiye kadar tanıttığım bölgelerin çok üzerinde ama kırk yılda bir sizin de şımartılmaya ihtiyacınız olabilir.

Calidus Hotel, mavi ile yeşilin, unutulmaz lezzetlerin, samimi bir konukseverlik ile bütünleştiği farkı bir mekân. Asırlık zeytin ağaçları arasında yirmi dönümlük bir alan üzerine kurulmuş. Çevreye amforalar, hoş ve farklı objeler,  antikalar, salıncaklar, hamaklar serpiştirilmiş. 200 mt. sahili var. Üç farklı taş yapıdan oluşan, 30 odalı gerçek butik otel. Şu olsaydı daha iyi olurdu dedirtecek bir şey yok. Küçük bir ayrıntısı var. 10 yaşından küçük çocuklarımız biraz daha büyüyecek Calidus Otel ile tanışmak için. Tesis hizmet anlayışını, misafirlerinin tatil için ayırdığı zamanı en iyi şekilde değerlendirmesi üzerine kurgulamış. Misafirlerini gerçekten özel hissettiriyor.  Doğallığı ve lüksü aşırıya kaçmadan sunuyor. 

Ören Sahili

Kanara Otel, doğa güzelliği yıpratılmadan yapılmış. Dört mevsim hizmet veren bir tesis. 12 dönüm üzerine konuşlanmış. Meyve ve zeytin ağaçlarının içine gizlenmiş adeta. Standart odalar 47 m², aile odaları 70 m², bazı odaların da şömine dahi var. Her odanın ön tarafında kendine ait bir terası bulunuyor. Restoranı, denizle iç içe. Çocuklu aileler için çocuk kulübü, özel menü, ilgilerini çekecek hayvanlar ile denizin içinde “doğal çocuk havuzu” tasarlanmış. Anne ve babalar baş başa rahat yemek yesinler diye “Çocuk evi” düşünülmüş. Kendini yenileyen ayrıcalıklı bir tesis, çocuklu aileler için mükemmel bir seçim.

7 -   Burhaniye – Ören: İnce kumlu sahili, Kazdağlarından gelen oksijeni bol havası, mavi bayraklı plajları, sahile kadar uzanan çam ormanları ile tatilcilerin gözdesi eski bir belde. Denizi berrak, temiz ama biraz dalgalı. Plajın bitiminde gün batımını izleyebileceğiniz küçük bir tepe var. Buradaki kafelerden birine oturup kahvenizi içerken dinlenebilirsiniz. Ören’in köylü pazarının rengarenk dünyası gerçekten muhteşem. Yan tarafta gördüğünüz, Ören’in 500 metre kuzeyinde 1963 yılında kurulmuş olan Altın Camp ve Park Hotel, deniz kıyısında doğayla iç içe bir tatil mekânı. Elli yılı aşkın bir süredir aynı aile tarafından 

işletiliyor. Hayatın akışını yavaşlatmak için ideal bir gizlenme yeri sanki. Özellikle ağaçlarla dolu 30.000 metrekarelik doğal alan içine gizlenmiş olan tesisin, temiz ve sığ bir denizi var. Kalabalık çocuklu aileler için ayrıcalıklı özel bir mekân. Burhaniye’nin Taylıeli Köyünde bulunan Daidalos Butik Otel ise çok farklı bir konsepte. İsmini mitolojiden alan Daidalos Butik Otel, 12 odalı ahşap büyük bir konak düzeninde. Denizden uzak olduğu için farklı zamanlarda çok amaçlı gezilerde konaklama tesisi olarak ta kullanılabilir.

8 -   Gömeç: Artur gibi büyük yazlık siteleriyle ünlü bir belde. Burhaniye ile Ayvalık arasında bulunuyor. İlçenin Martı, Gemiyatağı ve Güvercin Koyları, mavi bayraklıdır. Oldukça düzenli bir kum sahil şeridine sahip olan Gömeç’in, deniz suyu temizdir. Genellikle yazlık evlerin istilası altında kalmış bir yöremiz. Eğer körfezde yeni yerler keşfetmek istiyorsanız, Gömeç’i görmeniz gerekir. Gömeç Belediyesinin amblemi olan Atatürk kayaları, Gömeç-Ayvalık karayolundan da görülüyor.

Gömeç civarında güzel beldeler de var. Keremköy de onlardan biri. Sakin ve huzur dolu yer arayanlar için ideal. Fazla bilinmeyen bir köy. Bir diğeri ise Pelitköy. Pelitköy’ün en güzel yanı  harika bir denize ve plaja sahip olması. Plaj halk plajı olduğu için herhangi bir giriş ücreti yok.  Kendi havlunuz ve şemsiyenizle dilediğiniz gibi vakit geçirebilirsiniz. Burhaniye'deki Ören ise mavi bayraklı denizi, genişçe kumsalı ve uzun sahil şeridiyle oldukça sevilen bir plaj. Çevredeki yazlıkçıların dışında, otellerde konaklayan yerli ve yabancı turistlerin de uğrak noktası.

9 -   Cunda- Patricia Koyu: Yemeklerinden denizine, tarihinden mimarisine, adalarından su altı güzelliğine kadar çok yönlü bir tatil yöresidir Ayvalık. Birbirinden güzel evleri, tarihi bilinmeyen kiliseleri, Arnavut kaldırımlı daracık sokaklarıyla soğuk mevsimlerde dahi gitmeye değer. Bu yazımızda bilineni değil bilinmeyenin arayışındayız. Bu nedenle Cunda Adası'nın arka tarafında kalan, el değmemiş bir doğa harikası Patricia’yı tanıtmak istiyorum. Ağaçların ve de özellikle zeytin ağaçlarının çevrelediği Patricia, adanın kuzey ucunda yer alan iki minik eski Rum köyünün ortak adı. 

 Günümüzde bu köyler terkedilmiş durumda. Patricia Koyu'nun suları sığ. İlk girdiğinizde taşlık gibi görünse de ilerledikçe kumluk olduğunu anlıyorsunuz. Deniz suyu çok güzel, diğer bölgelere göre ılık ve çok temiz. Özellikle çocuklu aileler için mükemmel. Sessiz, sakin bir koy. Tam karşısında kendi adı ile anılan minik bir adası bile var. Bölgedeki plajlar beach olmuş yani para ödemek zorundasınız. Buna karşılık şemsiye ve şezlong veriliyor. Yolun manzarası çok güzel ama kendisi oldukça bozuk, çoğu toprak bu yüzden yaz aylarında çok tozlu.

10 -  Dikili-Bademli ve Zindancık Koyları: İzmir’in Dikili ilçesine 10 kilometre uzaklıkta bulunan Bademli, yeşillikler arasında, doğal ve gizli bir liman. Bademli kıyı ve plajları tatil için iyi seçim. Bademli’nin öyle bir denizi var ki anlatmakla olmaz, yaşamak gerek. Limanın hemen önünde bulunan adaların arasında hava şartları elverişli olursa turkuaz renkli sularda yüzmek büyük bir zevk veriyor insana. Pissa koyu, Bademlinin en güzel denizine sahip bir koy, mutlaka gidilmeli. Çevresi zeytin ağaçlarıyla kaplı Bademli’de deniz kenarında termal özellikli tesis de var. 

Akşam yemekleri için Sunar adlı balıkçıya gitmelisiniz. Bademli Limanı’nda çok lezzetli levrek ve ahtapot yiyebilirsiniz. Koyun karşısında yer alan Kalemli ve Garip Adaları da görülmeli. Dikili İlçesi’nde muhtelif konaklama tesisler mevcut. Bademli köyü, labirent gibi sokaklar üzerinde taş evlerin bulunduğu sevimli bir köy. Üzüm suyundan yaptıkları (İçine bazı otların da katıldığı) bir tür konsantre şurup “Koruk Suyu” ile ünlü. Bademli’den ileriye gidilince zeytinlikler arasında ilerleyen güzel bir yolla denize, Bademli Balıkçı Barınağı’na ve Kalem Adası’na ulaşılır. Zindancık koyu, Dikili’nin Bademli köyüne bağlı, merkeze 10 km. Uzaklıkta bir koy. İncecik beyaz kumu, berraklığı, sakinliği, doğallığı ve de mavinin her tonu ile insanları kendisine hayran bırakacak nitelikte.

11 -  Çandarlı:  Cenevizlilerden kalma eşsiz kalesiyle dikkat çeken Çandarlı, yakın çevresindeki turistik değerler ve Dikili’ye kadar uzanan kıyı şeridindeki birbirinden güzel koyları ile de önemli bir tatil merkezi. Çandarlı’da deniz, kum ve güneş üçlüsüyle geçireceğiniz bir günü çok beğeneceksiniz. Ayrıca ilk yapıldığı tarih tam olarak bilinmeyen; ancak 14. yüz yılda Cenevizliler tarafından restore edilen ve deniz kenarında konumlanan Çandarlı Kalesi’ni ziyaret etmelisiniz. Çoğunluğu tek katlı, bahçeli şirin

evlerin bulunduğu sokaklarını yaşlı zeytin ağaçları süslüyor. Evlerin büyük bir kısmı deniz manzaralı. Kıyı bölgesine ise kafeler, lokantalar sıralanmış. Yarımadanın karaya birleştiği yerde güzel bir belediye parkı yapılmış. Sözün kısası şirin bir tatil beldesi hem de her keseye uygun. Tarihi Çandarlı Kalesi önünde bulunan Kale Önü Plajı, mavi bayraklı denizi ve plajın çevresinde bulunan işletmeleri ile keyifli bir tatil imkânı sunuyor ziyaretçilere.

     Yeni bir tatil yazısında buluşmak üzere.

bottom of page