top of page

 Rakı Balık Ayvalık

Güzel Resim.jpg

     Adı konusunda rivayet muhtelif. Ayvalık olmasına Ayvalık da anlamı ne? Bu isim nereden geliyor acaba? Kimi tarihçiler bunun Ayva Yurdu demeye gelen Kidonia'dan kaynaklandığını söylemiş. Bu görüşü savunanlara göre, ayvanın anavatanı Ayvalık. Ayva, önce Ege'ye, ardından Anadolu'ya, daha sonra da bütün Akdeniz ülkelerine yayılmıştır. Tarık Dursun K, Kokulu Kentler isimli kitabında Ayvalık isminin kökenini bu sözlerle betimlemiş. Bu metni  okumaya başladığınızda belki de taze ayva kokusu yayılacak odanızın dört bir yanı.

     Ayvalık, Balıkesir iline bağlı 70 bin nüfuslu bir ilçemiz. “Rakı balık Ayvalık” sloganı ile tanıtımını yapmak biraz haksızlık yapılıyor düşüncesindeyim. Dantel gibi işlenmiş kıyıları, doğal güzellikleri, tarihi dokusu ve tabi ki mezeleri ile tüm sevenlerinin gönüllerinde taht kurmuştur bu ilçemiz. Tarihte birçok uygarlığa ev sahipliği yapmış olan Ayvalık, Şeytan sofrası, birbirinden güzel plajları, Cennet tepesi, Cunda adası ve de özellikle tarihi mekanları ile şimdiye kadar görmeyenleri pişman edecek güzelliklere sahiptir. Bu sahil ilçemizin kendine has bir kültürü vardır. Mimarisi ile daracık sokaklarını saran zeytin ve zeytinyağı kokusu hissettirir ziyaretçilerine. Balığın her çeşidini, kapı önlerinde tembel tembel yatan kedileri ile farklı duygular yaşatır kendini sevenlere. Ayvalık bir tutkudur, anlatılmaz, çünkü o ancak yaşanır. Ayvalık'a gittim diyebilmek için gidilmesi gereken yerlere gidilmeli, tadılması gereken lezzetler tadılmalı, görülmesi gereken güzellikler görülmelidir. Bunlar yapılmadıysa, siz ancak geçerken uğradım diyebilirsiniz. Ayvalık doğu girişinden yani Sarımsaklı tarafından gelindiğinde önce çamlık arkasından mavi deniz ile marina karşılar misafirlerini. Çamlık, eski Ayvalıklıların yazlık semti olarak bilinen nezih bir bölge. Sol tarafa saparsanız Şeytan sofrasına gidersiniz. Bu yola girdiğinizde gözlerinizi kapayıp yeni yerleşim bölgelerini görmemeniz gerekir. Yazlık yapmak amacıyla yapılan doğa katliamı insanı gerçekten üzüyor. İlçe merkezinin 8 km güneyinde bulunan yüksek bir kayalık tepe üzerine konuşlanmış Şeytan sofrası. Bu tepeden tüm Ayvalık Adaları ve Midilli Adasının eşsiz manzaraları panoramik bir şekilde ayaklarınız altında. Özellikle  gün batımının seyri harika bir duygu yaşatıyor insana. Bu tepede sonra körfezin tadını çıkarabileceğiz en güzel nokta Cennet tepesi. Kentin Armutçuk bölgesinde bulunan, çok fazla yüksek te olmayan Cennet tepesi gerek ulaşım kolaylığı gerekse sunduğu muhteşem doğa manzarası ile ziyaretçilerin uğrak noktası. İlçe merkezinde, Rum ve Osmanlı kültürlerinin izlerini taşıyan birçok cami ve kiliseyi yan yana görebilirsiniz. Aya Triyada, merkezde tahrip olmuş ve restore edilmeyi bekleyen tarihi kiliselerden sadece birisidir. Ayios Nikolaos, Aya Triyada Kilisesi'ne 350 metre mesafede ve onun sol tarafında kalır. Biberli Camisi'ne dönüştürülmüş. Ayos Dimitriyos, günümüzde Halk Eğitim Merkezi olarak kullanılmakta. Ayios Yannis, cumhuriyetin ilanından itibaren cami olarak kullanılır. Günümüzdeki ismi ise Çarşı Camii ya da Saatli Cami olarak bilinir. Kato Panayia Kilisesi, günümüzde Hayrettinpaşa Camisi olarak kullanılıyor. Ayios Yorgi kilisesi de camiye dönüştürülmüş ve Çınarlı Cami olarak bilinmekte. Faneromeni Kilisesi ise Hüsnü Uğural Stadı'na giden yol üstünde bulunuyor. Bu kilise, farklı mimari yapısıyla diğer kiliselere göre daha fazla dikkat çeker. Kentin karakterini ve siluetini oluşturan camilerde bulunmaktadır. Bunlardan bazıları eski kiliselerden camiye dönüştürülmüş olan Saatli ve Çınarlı camileridir. Bunun yanı sıra Hacı Bayram Cami, Ayvalık sınırları içindeki Altınova beldesinde bulunmaktadır. Bu bölgenin en eski cami olduğu söylenir. Sakarya Mahallesi'nde bulunan Hamidiye Cami, Ayvalık'ın tarihsel değerini en iyi yansıtan tarihi eserdir. II.Abdulhamit tarafından yaptırılmış. Kare plan ile kırmızı taştan inşa edilmiş caminin kubbesi tuğladan yapılmıştır. Bunların yanında Armutçuk Cami, Şehitler Cami, Kadı Cami gibi tarihi eserlerde bulunmaktadır.

 

 

 

 

 

 

     Aslında Ayvalık sokaklarını gezmek ve fotoğraf çekmek için dahi bu kente gelinir. Canınız sıkıldığında Arnavut kaldırımlı dar Ayvalık sokaklarını dolaşırken, taş yapılı cumbalı Rum evlerinin arasında geçmişi yaşayın. Bunu yapabilmek için özellikle eski bir Rum mahallesi olan Macaron da bulunan Rum evleri ve tarihi kiliseler arasında gezmenizi tavsiye ederiz. Bu gezinin en keyifli tarafı ferforjeleriyle sizi kendisine hayran bırakacak eski Rum evleri ve tarihi dükkanlar bulacaksınız. Alışveriş sevenlerdenseniz, Gümrük Meydanı’nda bulunan Antikacılar Çarşısındaki dükkanları ziyaret edebilirsiniz. Günlerden cumartesi ise, Cafe Karamel’in önünde kurulan bit pazarını ziyaret ederek antika eşya tutkunuzu giderebilirsiniz. Akşamüstü molası ve tatlı sevenler için bu mekân uygun bir seçenek. Ayvalık’ta denize girmek için Badavut ve Sarımsaklı plajlarını kullanabilirsiniz. Vaktiniz bolsa eski adı Yeniçarohori olan ve mübadele öncesi Rumların, daha sonra da Boşnakların yerleştiği Küçükköy’ü görmenizi öneririm. Tarihi evlerin sanat atölyelerine dönüşümünü izledikten sonra, Zet Cafe’de Boşnak Böreği yemenizi tavsiye ederim. Yemek için tavsiyemiz ise rıhtımda, Belediye binasının hemen arkasındaki Şehir Kulübü tesisinin lokantası olacak. Öğle yemeği servisi de en az akşamki kadar ünlüdür. Gündüzleri tencere ve et yemeklerinden oluşan menü, akşam Ayvalık’ın en güzel meyhanesine dönüşür. Ahtapot ızgara, portakallı ahtapot, gemici dolma, ızgara keçi peyniri, levrek marin, deniz mücver, sıcak ot, izvinya, kabakçiçeği dolması, şişte bamya, pabucaki ve yetmezse onlarca sıcak ve soğuk meze. Hele ilkbaharda, Kozak yaylasından toplanan kuzugöbeği mantarını gerçekten tatmalısınız. Cunda ile Hakkıbey yarımadalarının arasından Midilli’nin size gülümsediğine siz de inanacaksınız. Burada yer bulamadığınız taktirde Canlı Balık lokantasına da gidebilirsiniz. İlle de et yemek istiyorsanız bu kez dayım lokantasını size öneririm.

     Ayvalık Koyunda 22 ada bulunmaktadır. Bu adaların içerisinde yerleşime açık tek ada ise bugün Alibey ismiyle anılan tarihi Cunda Adasıdır. Kurtuluş savaşında padişahın düşmana teslim olun çağrısına karşı çıkıp kendi birliğiyle adayı kurtaran Yarbay Ali Çetinkaya ya ithafen adı Alibey adası olarak değiştirildi. Ada, 1964 yılında bir köprü ile Lale Adası'na oradan da ilçe merkezine bağlanarak yarımada konumuna geçmiştir. Alibey Adası dışındaki tüm Ayvalık Adaları, 1995 yılında milli park ilan edilmiş, yerleşim ve yapılanma yasaklanmıştır. Adalar içinde tarihi ve turistik öneme sahip olan diğer bir ada ise Tımarhane Adası'dır. Bu ada geçmişte Taşlı Manastır olarak da tanımlanmıştır. Ayvalık adalarının çevresinde dalış yapma imkanları da vardır. Yer üstündeki güzelliklerinin dışında, denizin altındaki muhteşem atmosferi görenler bunu d aha iyi anlayacaklardır. Daha önce hiç dalış denemediyseniz, burada sizin için düzenlenen özel kurslardan da istifade edebilirsiniz. Şayet fazla rahatı sevenlerdenseniz, irili ufaklı adaların arasında tekne turlarına katılarak, doğal güzellikleriyle ünlü bu beldeyi yorulmadan da keşfedebilirsiniz. Cunda adasına geldiğinizde özellikle adanın en iyi manzarasına sahip olan aşıklar tepesinde bulunan Selim ve Necdet Kent Kitaplığı’nı ziyaret edip Muhtar Kent’in bağışladığı kitapları incelemeniz gerekir. Bu bölgede yıllar yılı harap bir şekilde bulunan yel değirmeni ve Taksiyarhis Kilisesi, Rahmi Koç'un maddi-manevi katkıları ile restore edilmiş ve böylelikle Cunda önemli bir kitaplığa kavuşturulmuştur. Kitaplığın yanında minik bir kafenin de bulunduğunu bilmeniz gerekir. Daha sonra da kilise restore edilerek mekan Rahmi M. Koç Müzesi’ne dönüştürülmüştür. Teknelerden, arabalara, buharlı modellerden, bebek arabalarına kadar geniş bir yelpazeye sahip çok zengin oyuncak koleksiyonunu görmelisiniz. Ayışığı (Bekar Kızlar) Manastırı, adada yer alan manastırların içinde ayakta kalmayı başarmış olanı. XVI yy'da yapıldığı tahmin edilen bu manastır, Sarımsak taşlarından yapılmıştır. Suzan Sabancı manastıra sahip çıkmış ve yıllar süren restorasyonu yaptırarak müze ev olarak kullanıma açmıştır. Ayos Apostolos Manastırı ise adanın hemen girişinde ve kısmen ayaktadır. Cunda, taş evleri ve dar sokakları ile artık sizleri bekliyor. Cunda bu kadarla da bitmiyor. Pateriça’ya gidip Ayışığı Manastırını ve de etrafı çam ormanıyla çevrili eşsiz bir koyda şehir hayatının gürültü ve stresinden uzak, kuzey Ege’nin ilk mavi bayraklı oteli olan Ortunç’u görmeden asla dönmeyeceksiniz.

     Cunda’da sadece bunlar yok tabi ki. Çeşit çeşit ot, renk renk zeytin, zeytinyağı, peynir, lezzetli yoğurtlar ve bunlardan yapılan mezeler. Bunların yanı sıra karadiken de denilen deniz kestanesi, ahtapot, sübye, midye, kalamar ve de karides. Mevsimini yakalarsanız kalamar yumurtası. Durun daha bitmedi, papalinadan tekire kadar mevsimine göre çeşit çeşit balık. Bu bol malzemeyi kullanmasını da iyi biliyorlar gerçekten. Ülkemizde salatası ile ünlü olan sahil kasabamız Amasra ise mezesi en bol ve en güzel yer de Ayvalık ilçesinin Cunda adasıdır gerçekten. Cunda adasında konaklamak ve yemek için haddinden fazla alternatif mevcut. Bu nedenle sizlere şu veya bu diye bir zorlama yapmayacağım. Ben Cunda’ya geldiğimde Deniz veya Ezer Otelde konaklarım. Akşam rakımı ise Deniz veya Teo's Restoranda içerim. İnsanlar yaşlandıkça kendilerini biraz şımartmalı bana göre. Gerisi size kalmış bir şey.

bottom of page