top of page

BURGAZADA

5b61c1d166be5d0e00a5b705.jpg

 

     İstanbul'un göreceli olarak bana kalırsa en güzel adasıdır Burgazadası. Çılgın kalabalıktan uzak, yalnızca martı ve dalga seslerinin hüküm sürdüğü bir huzur adasıdır Burgazadası. Bizans İmparatorluğu zamanında prenslerin ve imparatorların sürgün yeri olarak kullanılan adalar, Prens Adaları olarak anılmaya başlamış. Büyükada ve Heybeliada’dan sonra adaların en büyük üçüncü adası Burgazada. Eski çağlarda Antigoni ismiyle anılırken, yakın tarihimizde ünlü hikayecimiz Sait Faik ile birlikte anılır. Özellikle ada kültürünü çok daha fazla hissettiren bir ada.

sait-faik-muzesi-aciliyor.jpg

  Şehir hatları vapuruyla adaya geldiğimizde iskelenin hemen karşısında gördüğümüz Ergün Pastanesi adanın en eski işletmelerinden biri. Adanın en güzel kahvaltısını, börek ve tatlılarını da bu mekanda yiyebilirsiniz. Ergün Pastanesinin en özel tatlısı ise vişneli ve çilekli yapılan milföy pastası. Diğer bir özel ürünü ise Yahudi mutfağından kalan poğaça benzeri, içinde köz patlıcan konarak yapılan börekitas isimli bir hamur tatlısı.

   Adı ada ile özdeşleşen ünlü hikâyecimiz Sait Faik Abasıyanık, hayatının en güzel günlerini bu ada da yaşamış. Özellikle yaşamının son 10 yılını, adada “Spanudis Köşkü” olarak bilinen evde geçirmiş. Ünlü yazarımız hikâyelerinde adayı doğasıyla, kendine özgü nitelikleriyle anlatırken ada insanlarını da betimlemiş. Kitaplarının telif hakkını, tüm mal varlığını Darüşşafaka Cemiyeti’ne bağışladığı için ölümünden sonra evi müze yapılmış. Müze; Pazartesi, salı günleri ile resmi tatillerde kapalı olup diğer günler saat 10.30-18.30 arasında ücretsiz olarak ziyaretçilerini ağırlamakta.

   Burgaz, adalar içinde en sakin ve huzurlu olanı. Adanın yerlileri size gülümseyerek, "hoş geldiniz" der. Küçük bir ada olmasına rağmen kilise, cami, havra ve cem evi gibi çeşitli dini ibadethanelere ev sahipliği yapıyor. Ada da hoşgörü ortamı var. Yan tarafta resmini gördüğünüz Aya Yani Kilisesidir. İlk yapılışı sekizyüzlü yıllara dayanır. Vapur adaya ulaşmadan ilk bakışta uzaktan fark edilebilecek kadar özel bir mimarisi var. Bu nedenle vapur iskeleye yanaşırken adanın silüetine güzellik katar. Geniş kubbesi ve açık rengi ile görülmeye değer nitelikte. Sadece hafta sonları ve özel ayin günlerinde açılıyor olması nedeniyle içini görmek biraz zor. Ayrıca adada 19. yüzyılda yapılmış iki manastır da var. Vaktiniz varsa Rum Ortodoks Aya Yorgi Garipi manastırı ve Metamorfoz Manastırı da görebilirsiniz.

59e99b3f7152d83b243937a2.jpg

    Burgazada sokaklarında kaybolmaya başladığınızda, ada sokaklarının müzeden farksız olduğunu keşfetmeniz uzun sürmeyecek. Burgazadası, iklimi, sahili, çamları, restore edilmiş zarif köşkleri ile İstanbul’un en sevilen yerlerinden biri. Adanın yalı ve köşkleri, güzellikleri ve zarafeti ile dikkat çekiyor. Güzel ahşap köşkler genellikle sahilde Gezinti Caddesi’nde, Kaşıkadası ve Heybeliada’ya bakan tepenin eteklerindeki Gönüllü ve Mehtap sokaklarındadır. Vapur iskelesinden doğuya doğru gidildiğinde adanın eski plajına ulaşılır. Buradan Heybeliada’ya doğru uzanan bir burun ve onun ucunda da bir fener vardır. Plajın güneyinde Mezarlık Burnu yer almaktadır. Burunda bulunan kayayı döndüğünüzde ise adanın güney kıyısına gelirsiniz. Burası, Bayrak Tepesi’nin bulunduğu sarp mevkidir. Kıyıdan duvar gibi yükselen bu tepenin üzerinde Hristos Manastırı vardır. Aynı yönde kıyıdan devam edilince Kalpazankaya’ya gelinir. Kalpazankaya’nın hemen yanında bulunan küçük koy, Burgaz’ın gezinti yerlerinden biridir. Kalpazankaya’nın güneyinde Marta Koyu bulunmaktadır. Koyun adının Martha olmasının da bir hikayesi var. Martha isimli bir kadın adalı bir erkekle evlenmiş. Martha, vaktinin çoğunu bu koyda geçirirmiş. İçinde yaşadığı topluluktan çok farklı bir yaşam tarzı varmış. Her gün koya gelen, koyu temizleyen ve buradan topladığı taşlarla çeşitli takılar yapan ve yaz-kış bu koyda yüzmeyi alışkanlık haline getiren bir kadınmış. Yüzmeyi çok seven Martha, genelde çıplak yüzdüğü için dedikodu konusu olurmuş. Sonunda arkasından söylenen sözlere o kadar bunalmış ki bu koyda intihar etmiş. Arkasında bıraktığı notta ise, “Artık rahat edersiniz" yazılıymış. İşte, bu acıklı hikayeden dolayı buraya “Madam Martha Koyu” adını vermişler. Aya Yorgi Garibi Manastırı

ise adanın en renkli caddesi olan Gönüllü caddesi üzerinde konuşlanmış. Manastırın bahçesinde  bulunan çanı,  minik şirin avlusu ve mavi-beyaza boyanmış renkleri ile yol üzerinde çok dikkat çekiyor. Ünlü gezgin Evliya Çelebi, Seyahatnamesinde adayı şu sözlerle tasvir etmiştir. “Kalesi deniz kıyısında yalçın kayalar üzerinde dört köşe şeddadi tarzda yapılmış küçük bir kaledir." 

     Burgazada’da konaklama tesisi sayısı Büyükada’ya göre çok az sayıda. Adanın en özel konaklama tesisi iskeleye yürüme mesafesinde bulunan Pyrgos Otel diyebiliriz. Sevimli yapısıyla dikkat çeken Pyrgos Otel, tarihi dokusu ve henüz bozulmamış otantik yapısı ile misafirlerine keyifli bir deneyim yaşatmak için sizleri bekliyor.  Deniz kenarında yer alan bu muhteşem manzaralı otel misafirlerine, dört mevsim boyunca 8 odası ile 4 farklı konsept ile konaklama hizmeti veriyor. Ünlü ressamlarımızdan İbrahim Çallı’nın da yaşadığı bir mekân olması bu tesise ayrı bir cazibe katıyor. Otelin çok da nezih bir restoranı var. Bunun dışında Villa Andrea, bahçesi ve dağ manzarasıyla konuklarına 7 odası ile konaklama imkânı sunmakta. Tesis, Burgazada Limanı'na 500 m, Sait Faik Müzesi'ne 200 m mesafede yer alıyor. Burgazada Öğretmenevi ise 11 oda ve 26 yatak kapasiteli mütevazı bir işletme. Aslına bağlı kalınarak restore edilmiş bir köşkte yer alan Öğretmenevi, Burgazada’nın en güzel konumunda, Marmara Denizi’nin muhteşem manzarasına sahip. Bugazada'sı, ziyaretçilerine restoran hizmeti bakımından biraz daha fazla seçenek sunuyor. Antigoni, Yasemin, Sahil, Ada Keyf, Barba Yani, Heyamola, Kalpazankaya, Yeni İdeal ve Pyrgos isimli tesisler adanın en önemli restoranları. Öyle ki hizmette sınır tanımıyorlar. Tekneyle gelen misafirlerini büyük botlarla karaya çıkarıp tekrar teknelerine kadar götürme hizmeti de veriyorlar. Fiyatları ise Büyükada’daki emsallerine nazaran bir tık daha uygun durumda. Tekneciler arasında Fatma'nın yeri olarak da bilinen, damak lezzeti ile servis hizmetini üst düzeyde sunan Antigoni Restoran, benim nazarımda içlerinde bir numara.

        Ailenizle ya da dostlarınızla bu adaya yapacağınız bir ziyaret inanın ki sizi mutlu edecek. Ya da kafanızı dinlendirirken ruhunuzu da yenilemek için tek başınıza bu adaya giderken, Esther Heboyan'ın, yeni bir hayata doğru yola çıkarken anılarını da beraberinde götüren kişilerin öykülerini anlattığı, "Burgazada'da Bir Ağustos Pazarı" isimli kitabı da yanınıza aldığınızda bu tatili niçin daha önce yapmadığınıza pişman olacaksınız. Görkemli ve eşsiz manzaralarla dolu bu şirin adada hayat bir başka türlü yaşanır, düşünceler farklılaşır ve zaman ayrı bir güzellikte geçer. Hem de önemli bir nedeni de olmadan. Tatil ve kafanızı dinlemek için çok uzaklara gitmeye gerek olmadığını bu adada birkaç huzurlu gece geçirdiğiniz zaman çok daha iyi anlayacak ve bana hak vereceksiniz. Kısacası haftanın yorgunluğunu atmak için sakin bir kaçış noktası arıyorum diyenlere, şehirden çok uzaklaşmadan şehrin keşmekeşinden kurtulmak isteyenlere, yalnız kalıp ilişkilerini gözden geçirmek durumunda kalanlara ve de hayatı dolu dolu yaşamak isteyenlere biçilmiş bir kaftandır bu ada.

        Başka bir gezimizde buluşma temennisiyle.

       

        Önce halatlar fora, viya sonsuz mutluluklara.

        Ardından rotanızda yekeniz sağlam, kalomayı çokça ve haydi size çımariva.

        Sonunda pruvanız neta, rüzgarınız kolayına ve sağlıcakla yol almanıza.

burgazada-750x460.jpg
bottom of page