top of page

MAVİ  RÜYA

IMAG5829.jpg

Resmin en sağ tarafındaki tekne Pretty Girl isimli yolculuk yaptığımız yelkenli.

     Mavi Rüya, Okluk Koyundaki Yücel Restoranın iskelesinde başladı. Bir hafta boyunca bize hizmet verecek Pretty Girl isimli (Jeanneau 53) yelkenli tekne bu iskelede bağlı bulunuyordu. Teknenin kaptanı Mehmet Desova ve eşi Filiz hanımla da burada tanıştık. İstanbul-Silivri’den saat 4,30 da başlayan kara yolculuğumuz 8 saat sürdü ve saat 12,30 sıralarında Okluk koyuna vardık. İlk işimiz birer sade kahve içmek oldu. Arkasından bir araba dolusu yükü tekneye taşımak oldu. Arkasından Okluk Koyunun mavi suları ile kucaklaştık. Kerahet vakti geldiğinde bizi bir büyük bekliyordu, bekletmek ayıp olur diye bizde masamızdaki yerleri aldık.

IMG_0445.JPG
Sedir Adası arkası

Kıran Dağlarının göze hoş görüntülerini seyrederek bu gece konaklayacağımız Akbük Koyuna ulaştık. İki saat süren bu güzel yolculuk sonrası teknelerin arasına önce demir attık ardından kıyıdan koltuk aldık. Yolculuk hepimizi acıktırmıştı. Eşimin evde yapmış olduğu kıymalı börek ise bugünkü öğle yemeğimiz oldu. Gün boyunca mavi sularda kulaç attık. Bir ara çocuklar olta ile balık avlamaya çıktılar. Gün batımı geldiğinde bu kez akşam yemeğinin telaşı başladı. Ailemizin büyüğü YENİ RAKIYI bekletmeyelim diyerek hep birlikte masamıza oturduk.

1.Gün – Saat 7,30’da çocuklarımız da geldi. Tanışma ve yüklerin tekneye taşınma faslı tamamlandığında vira bismillah diyerek yola koyulduk. Gökova Körfezinin mavi suları bizi bekliyordu. Sancağımızda Sadun Boro’nun heykeli, iskelemizde İngiliz ve Hırsız Büklerini bırakarak Sedir Adasına doğru yola koyulduk. Adanın arka tarafında demir atıp alargada kaldık. Arkasından kahvaltı faslı başladı. Sedir Adasının turkuaz renkli suları bekletilmeyecek kadar güzeldi, sonunda bizlerde sulara balıklama daldık. Kulaç ararken kendimizi Maldiv adasında sandık. Yüzmeye doyduğumuz da ise yeni rotamıza odaklandık. 

IMG_0452.JPG
Akbük batı kıyıları

2.Gün – Teknede gün erken başlıyor. Saat 7,30 olduğunda aramızda uyuyan kalmadı. Mükellef bir kahvaltının ardından demir aldık. Bu kez rotamız Tuzla Koyu oldu. Hedefe ulaştığımızda küçük büklerden birine demir attık. Kıyıdan da koltuk aldık. Bulunduğumuz yerde bizden başka bir tekne daha vardı. Güzel ve sakin bir büktü. Bol bol denize girip çıktık. Ara sıra güneşlenip bronzlaştık. Biz öğle yemeğimizi yerken kaptan dalgıç elbiselerini kuşanıp balık avına çıktı. İki saat sonra belinde iki Çupra asılıydı. Yemeğini yedikten sonra biraz dinlenip tekrar balık avına çıktı. Bu kez kısmetimizde bir Akya yavrusu vardı. O sırada bizler de denizin keyfini çıkardık. O gece bol yıldızlı bir gökyüzünün altında, sazlı sözlü ve de  şarkılı keyifli bir gece yaşadık.

IMG_0461.JPG

3.Gün – Sabah olduğunda bu kez yüzümüzü deniz suyu ile yıkadık. İlk kez yemekten önce denize girdik ve yaşadığımız güzellik bizi gerçekten mutlu etti. Neşe içinde sabah kahvaltımızın ardından zincirleri topladık. Bu kez rotamız Gerence Koyuydu. Mehmet Kaptan ilk kez yelken açtı. Esinti fazla hafifti, bu nedenle tekne ancak iki mil sürat yapabildi. Mecburiyetten motorları da çalıştırdık. Gerence deki Armonika koyuna ulaştığımızda kötü bir sürprizle karşılaştık. Bu güzel bükte bir teknelik dahi yer bulamadık. Bizde Büyük Çatı’ya dümen kırdık. Bu bük boştu lakin bencil ve sevimsiz bir kaptan koyu tek başına kapatmıştı. Mehmet Kaptan kıyıdan iki koltuk alıp

tekneyi demirledi. Kullanma suyumuz az kaldığı için kaptan su temini için köye gitti. Bizlerde bu güzel denizin keyfini çıkarttık. Kaptan tekneye döndüğünde yedeğinde kullanma suyu da getirmişti. Bu öğlen yemeğimiz bol kıymalı spagetti oldu. Yemek sonrası botla çıktığımız keşif gezisi sırasında yanımızdaki bükün boşaldığını görünce biz de teknemizi yan taraftaki büke taşıyıp rahatça yüzüp eğlendik. Gece olduğunda yıldızların natürel ışığında müzikli ve neşeli saatler geçirdik. Bu arada büyüklerin hatırını sormayı da gayet tabi unutmadık.

4.Gün – Sabahın erken saatlerinde tekrar yola koyulduk. Hedefimiz Armonika koyunda güzel bir yer kapmaktı. Gerçekten koyun en güzel yerine demirledik. Keyifli bir kahvaltının ardından turkuaz renkli muhteşem denizin bol bol tadını çıkardık. Kahvelerimizi yudumladığımız sırada kaptanın balıkçı bir arkadaşı teknemize yanaştı. Elinde 1,5 kiloluk bir Laos Balığı vardı. Balığı satın aldıktan sonra kaptan da aşka geldi, giyinip kuşanıp derin sulara daldı. Uzun bir aradan sonra tüfeğinin ucunda bir Çupra ile çıka geldi. Eşim de kaptanın aldığı ahtapot ile güveç ve salata yapınca menümüz balık oldu. Bu nedenle büyüklerimizde bundan memnunluk duydu.

IMG_0471.JPG
Armonika Koyu
IMG_0475.JPG
Söz konusu Laos balığı

5.Gün – Sabah uyandığımızda kaptan içme suyu ve ekmek bitiyor dedi. Kahvaltı yapmadan Yedi Adalara dümen kırdık. Plan ve programı kaptana bırakmamayı da öğrendik. Rota Küfre Koyuydu. İki saatlik yolculuk sonu ulaştığımız Küfre sahili tam bir hayal kırıklığıydı. Tekneyi alargada bırakıp botla karaya çıktık. Çevre bakımsız ve pisti. İçme suyu, ekmek, sigara ve buz aldık. Ekmek bayat buz ise balık kokuyordu. O moral bozukluğu ile Uzunliman girişinde sağdaki ilk büke demir attık. Saat 11’e geldiğinde ancak denize girebildik. Neyse ki konakladığımız yerin havası da denizi de muhteşemdi.

6.Gün – Sabah uyandığımızda bu güzel denize kimse girmedi. Kahvaltı sonrası Ballısu büküne gitmek için yola çıktık. Fakat üç gulet  koyu kapatmıştı. Guletlerin çalışan motorları denizin altındaki tüm zerzevatı su yüzüne çıkarmış. Vakit kaybetmeden Hırsız Koyuna yöneldik. Geceyi geçireceğimiz için demir atıp kıyıdan koltuk aldık. Deniz güzel mi güzel, insan çıkmak istemiyor. Tekneye çıkınca da yeni yapılmakta olan Cumhurbaşkanlığı yazlık sarayı tüm haşmeti ile karşımızda duruyor. Hava kararınca gökyüzünde yıldızların ışıkları, karşımızda ise sarayın ışıkları teknede aydınlatmaya ihtiyaç bırakmıyor.

IMG_0495.JPG
Hırsız Koyu
IMG_0506.JPG

7.Gün – Sabah uyandığımızda kahvaltı etmeden düştük tekrar yola. Bu kez Karacasöğüt’tü rotamız. Söğüt bir köy ama bildiğiniz züğürt köylerden değil. Rahmetli Özal, Okluk koyuna 4 odalı yazlık köşk yaptığında papatyaları da ona yakın olabilmek için bu köyün sahilini parselleyip yazlık konut yapmışlar. Neyse ki ağaçların arasında kamufle olmuş. Koya girerken sancak tarafında bir yelken okulu var. Çevresinde yelken yapan talebe yok. Buna karşılık tepelerde yeni yapılan inşaat çok. Google baktığınızda okulu öven çok buna karşılık bu inşaatlardan bahseden yok.

Küçük bir marinası da bulunan Karacasöğüt'ün övülecek mekânları ise marketi ile Raca isimli restoranı. Market hizmetinin kalitesi ve fiyatları çok uygun. İhtiyaçlarımızı giderdikten sonra rotamız yolculuğa başladığımız Okluk Koyu. Yücel Restoranın iskelesine bağlanıp son gecemizi bu koyda geçiriyoruz. Ertesi sabah bıraktığımız araçlarımıza binip bu kez dönüş yolculuğumuza başlıyoruz.   

bottom of page