top of page

UĞUR  MUMCU

     22 Ağustos 1942 yılında Kırşehir'de doğdu. Ankara Ulus'taki Devrim İlkokulunda başladığı ilköğrenimini Bahçelievler'deki Ulubatlı Hasan İlkokulunda tamamladı. Ankara Cumhuriyet Ortaokulunu ve Ankara Deneme Lisesini bitirdikten sonra Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesine girdi. Yazmaya çok genç yaşlarında yani öğrencilik yıllarında başladı. Cumhuriyet Gazetesinde yayımlanan "Türk Sosyalizmi" başlıklı makalesiyle Yunus Nadi Ödülünü aldı. 1965 yılında Hukuk Fakültesini bitirdi ve bir süre avukatlık yaptı. Yön Dergisinde yazmaya başladı. Daha sonra Kim Dergisinde yazmaya başladı. Yabancı dil öğrenmek için İngiltere'ye gitti. Yazılarına oradan da devam etti. Bu arada yazıları aralıklı olarak Türk Solu Dergisinde de çıkmaya başladı. 1969 yılının Ocak ayında, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi İdare Hukuku Kürsüsü Profesörü Tahsin Bekir Balta'nın asistanı oldu. Bu arada yazıları muhtelif gazete ve dergilerde yayımlandı. 12 Mart darbesi sırasında gözaltına alındı ve bir ay tutuklu kaldı. Askerliğini yapmaya hazırlandığı sırada, orduya hakaret etme savıyla tutuklandı. Pek çok aydınla birlikte, Mamak Askeri Cezaevinde bir yıla yakın kalan Uğur Mumcu, açılan davada 7 yıl hapse mahkûm edildi ancak, kararın Yargıtay'ca bozulmasının ardından serbest bırakıldı. Bunun üzerine hemen askere alındı. Üç aylık eğitimden sonra, "kötü hal ve düşünce sahibi" diye suçlanarak "er" çıkarıldı ve Patnos'a yollandı. Dava açtı ve açtığı davayı kazandı ve yedek subaylık hakkını elde etti. Askerlikten sonra üniversitedeki görevinden ayrıldı ve Yeni Ortam Gazetesinde gazeteciliğe başladı. Bir süre sonra Cumhuriyet Gazetesindeki “Gözlem” başlıklı köşesinde, köşe yazarlığı yaptı.

    

      İlk yayımladığı kitabı, 12 Mart dönemini konu alan makalelerinden oluşan Suçlular ve Güçlüler oldu. Arkasından Altan Öymen ile birlikte hazırladığı, Süleyman Demirel'in yeğeni Yahya Demirel'in hayali mobilya ihracatını anlatan, Mobilya Dosyası adlı kitabını çıkardı. Türkiye "hayali ihracat" kavramını ondan öğrenmiş oldu. Arkasından, Sakıncalı Piyade ve Bir Pulsuz Dilekçe isimli kitapları yayımlandı. Artık kitapları birbirini takip etmeye başlamıştı. Önce Büyüklerimiz isimli kitabını arkasından, 12 Mart öncesi ve sonrası gençlik liderlerinin yaşadıklarını kendi ağızlarından yansıttığı Çıkmaz Sokak isimli kitaplarını yayımlandı. 70'li ve 60'lı yılları anlattığı yazıları Tüfek İcat Oldu başlığı altında kitaplaştırdı. Rabıta, Terörsüz Özgürlük, Silah Kaçakçılığı ve Terör, Yine Ağca, Söz Meclis'ten İçeri isimli kitaplarını çıkardı. Ülkedeki olumsuzlukların dile getirildiği, yazar Aziz Nesin öncülüğünde, aydınlar dilekçesinin hazırlanmasına katkı verdi. Tekrar kitap çıkarmaya hız verdi. Papa-Mafya-Ağca, Liberal Çiftlik, Devrimci Demokrat, Aybar ile Söyleşi, İnkılap Mektupları ve 12 Eylül Adaleti adlı kitapları birbiri ardı sıra yayımlandı. Eski Türkiye İşçi Partisi (TİP) Başkanı Behice Boran'la yaptığı söyleşiyi içeren Bir Uzun Yürüyüş, Tarikat-Siyaset-Ticaret, 40'ların Cadı Kazanı,  Kâzım Karabekir Anlatıyor, Gazi Paşa'ya Suikast, Kürt İslam Ayaklanması adlı kitapları yayımlandı. Öldürülmeden önce, PKK ile Kürt sorunu birbirinden ayırdığı bir bakış açısıyla, konu üzerinde çalışmalar yapmaktaydı. Kürt Dosyası ismini vereceği kitabını tamamlayamadı. Diğer kitapları ise ölümünün ardından ailesi tarafından, Kürt Dosyası, Katiller Demokrasisi, Saklı Devletin Güncesi, Gazetecilik, Polemikler, Uyan Gazi Kemal, Bu Düzen Böyle mi Gidecek, Söze Nereden Başlasam, Bomba Davası ve İlaç Dosyası, Unutmayalım, Unutturmayalım, Eğilmeden Bükülmeden, Kır Çiçekleri, Türk Memet Nöbete, Dost Yüzlerde Zaman, Çocuklar İçin, İsterler ki Susalım ve Beyaz Melek isimleri altında yayımlandı.

    

     24 Ocak 1993 Pazar günü karlı bir Ankara sabahında, karlı sokakta bulunan evinin önünde park halindeki arabasının altına yerleştirilen C-4 tipi plastik bir bombanın patlatılması sonucu öldürüldü. Suikastın hemen sonrasında yapılan incelemeler ve açıklamalar büyük tartışma yarattı. Patlamanın ardından olay yerine gelen emniyet uzmanları, patlamayla ortaya saçılan parçaları cımbızla toplamak yerine süpürmüşlerdi. Yapılanlar, delillerin karartılmaya çalışıldığı şüphesini doğurmuştu. Uğur Mumcunun cinayeti halen aydınlatılamadı. Bu nedenle kamuoyunda akıllarda pek çok soruyu bıraktı. Mumcu yaşamının son günlerinde Kürt sorunu üzerine çalışıyordu. Mumcu, suikasttan iki hafta önce önemli bir yazı yazmıştı. Yazıda Barzani ailesi ile MOSSAD ilişkisi anlatılıyordu. Eğer Mumcu öldürülmeseydi bu konudaki araştırmasını derinleştirerek yayınlayacaktı. Uğur Mumcu’nun 7 Ocak 1993 tarihinde Cumhuriyet’te yayınlanan yazısı “Mossad ve Barzani” başlıklı. Ortadoğu'nun gayya kuyusu olduğu bilinen bir gerçek. Bu coğrafyada kanıtlanan son ilişki MOSSAD-Barzani ilişkisi. Bu örgütün, Kürt lideri Molla Mustafa Barzani ile ilişkisi olduğunu rüyada görsek inanmazdık. Barzani'nin CIA ile ilişkisi belgelendiği için artık her şey olabilir bu bölgede. Kürtler Sömürgeciliğe karşı bağımsızlık savaşı yaptığını söyleyen Kürtlerin, CIA ve MOSSAD 'ın arasında ne işi olduğunu da ancak Uğur Mumcu bilebilir. Ölümü de belki bu yüzden. Suikastı; İslami Hareket, İBDA-C, Hizbullah gibi aşırı İslami terör örgütleri üstlenmişti. Suikastın arkasında Mossad'ın ve kontrgerillanın olduğu da iddia edilmişti. Çok sonra, Ergenekon Davası sanıklarından Ümit Oğuztan, iddianamede yer alan ifadesinde Mumcu'nun, seri numarası silinmiş ve Kürdistan Demokratik Partisi lideri Celal Talabani'ye götürülen silahlarla ilgili araştırması nedeniyle öldürüldüğünü iddia etti. Ağabeyi Ceyhan Mumcu, yaptığı araştırmada ölümüne yakın bir süre içerisinde Mossad ve Barzani ilişkisi ortaya çıkınca İsrail büyükelçisinin ısrarla kardeşi Mumcu'yla bire bir olarak görüşmek istediği, ancak Uğur'un tek görüşmeyi kabul etmemesine rağmen görüşmenin yapıldığını ileri sürdü. Dönemin Başbakanı Süleyman Demirel, Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü ve İçişleri Bakanı İsmet Sezgin, cinayeti çözmenin, devletin namus borcu olduğunu belirterek adeta namus sözü verdiler. Sonuç 1993 yılındaki suikastın failleri halen yakalanamadı. Bu ülke bugünlere kendi kendine gelmedi. Davulla zurna ile geldi.

   

      Son söz: Anlayana sivrisinek saz. Anlamayana davul zurna az

bottom of page