top of page

ROMA

Vatikan'dan kuş bakışı bir görünüm

      Roma, tersinden okuduğunuzda Amor, Türkçe aşk demektir. Bu nedenle Roma’ya aşk şehri de diyebiliriz. Aşk ülkesi İtalya söylendiğinden çok daha güzel bir ülkedir. Ayrıca Akdeniz’in en sıcakkanlı insanlarını barındıran bir ülkedir. Çizmeye benzetilen bu ülkede, göreceğiniz her kenti sevip beğenirsiniz. Ülkedeki her kentin kendine özgü bir güzelliği vardır. Ama en çok hangisini beğendiğinizi sorduklarında tereddüt etmeden Roma şehri dersiniz. İtalya’nın orta yerinde, 7 tepeli bir aşk kenti de diyebilirsiniz ona. Arnavut kaldırımlı taş sokakları, buram buram tarih kokan yapıları ile bir başkadır Roma. Hakkında şarkılar yazılan, birbirinden güzel filmler çekilen çok farklı kenttir Roma. Roma ve İtalya, sinemada ve müzikte, romantizmin sembolü olan Paris’in ve Fransa’nın yerini çoktan aşmış durumda. Dişi bir kurt tarafından beslenerek büyütülen Romulus ve Remus tarafından kurulan Roma şehri, narsist İmparator Neron tarafından bir şiir uğruna yakılmıştı eski zamanlarda. Bu nedenle farklı bir gözle bakmalı insan Roma’ya. Küçücük vespa marka motosikletleri ile kırmızı etekli cazibeli kadınları ile birbirinden lezzetli yemekleri ile ve de yüksek sesle kavga eder gibi konuşan insanları ile güzeldir Roma. Aslında anlatmak çok zordur Roma’yı. Çünkü Roma anlatılmaz, o ancak yaşanır. Bu nedenle yazdıklarım size yavan bile gelebilir. Roma’ya ne zaman gidilir? Diye yazar birçok insan yazılarında. İnsan Roma’ya her zaman gidebilir. Dört mevsimin yaşandığı bu kentte her mevsimin cazibesi vardır kendine göre. Ama aşk şehri olduğunu düşündüğümüzde ilkbaharda gelmek gerekir bu şehre. Zaten bir kez gelmekle göremezsiniz bu kenti. Görülse dahi gördükleriniz özümsenmez. Tiber Nehri, Toskana'daki Apenin Dağları'ndan doğar. Bu nehir hayat verir Roma’ya. Şehir, bu nehrin iki yakasına konuşlanmıştır. Roma şehrinde iki hava limanı var THY, Fiumicino Hava Limanı’na iniyor. Sakın şaşırmayın bazıları bu hava limanına Leonardo Da Vinci Hava limanı da diyor. Hava alanı şehir merkezine taksi ile 30-40 dakikalık mesafede. Terminalden çıkınca otobüs ve tren ile şehir merkezine gidebilirsiniz. Tren 10, hızlı tren 19 Euro ya sizi Termini tren istasyonuna götürüyor. Otobüsler ise kişi başı 4.50 Euro alıyor. Hava limanından taksi ile şehre giderseniz 60-65 Euro. Roma’da gezip görebileceğiniz yüzlerce mekân var. Gezmeye başlasanız günlerin yetmediğine sizde şaşarsınız. Benden size önermesi, ilk etapta bir şehir haritası edinilmesi. Bunun yanı sıra Roma’yı nasıl gezeceğiniz de önemli. Sizi tur şirketi gezdirecek ise işiniz kolay, teslim olun onlara sizi bildikleri gibi gezdirsinler. Eğer siz özgür gezmek istiyorsanız ya araba kiralayın ya da otobüs bileti alın. Otopark büyük sorun bu nedenle bence tercihinizi biletten yana kullanın. Roma’da tüm ulaşım araçlarında kullanabileceğiniz 75 dakika geçerli biletin fiyatı 1 Euro. Tüm gün geçerli sınırsız biletin fiyatı ise 4 Euro, 3 günlük sınırsız biletin fiyatı 11 Euro. Dilerseniz “Roma Pass” alabilirsiniz. Üç gün boyunca ücretsiz ulaşım ve iki müzeye giriş imkânı verecektir sizlere. Fiyatı 30 Euro. Eğer Kolezyum ve ikinci bir müzeye girecekseniz bu kartla müzelere başka bir kapıdan girildiği için çok avantajlı.  Başta Kolezyum ve Roma Forumu olmak üzere önce Antik Roma’yı gezmek gerek. En uzak yeri haritadan seçip arabayla oraya gidin. Örneğin Kolezyum’dan başlayıp şehrin merkezine doğru o güzelim sokakları teker teker dolaşın. Kolezyum, dünyanın en ünlü turistik yapılarından biridir. Kolezyum’un içine girdiğinizde görkemini anlayamıyor insan. Onun dışarıdan ve uzaktan görünümü inanın ki daha güzel. Roma Forum ise antik Roma’nın merkezidir. Eski Roma’dan kalan bu antik kalıntılar şehrin tam göbeğinde yer alıyor. Zafer Takları, Tapınaklar, Bakireleri Evi ve muhtelif Bazilikalar bu bölgede toplanmıştır. Bu iki görülecek yer antik Roma’yı anlatır. Romanın yedi tepeli şehir olduğunu da unutmamak gerek. Burayı gezerken tembellik edip, Pataline tepesine çıkmadan evinize dönmeyin. Roma Forumu'ndan yaklaşık 40 m yukarıda olan bu tepe gerçekten görülmesi gereken harika bir manzaraya sahip. Dünyanın en küçük devleti olan Vatikan, Roma şehrinin sınırları içerisinde yer alır. Katolik Kilisesi’ne ait olan Vatikan, papa tarafından yönetilir. Bu ülke topraklarında 800 kişi yaşar. Aziz Petrus Meydanı, Aziz Petrus Bazilikası, Vatikan Müzeleri, Castel Sant’Angelo ve Vatikan Bahçeleri bu alanda bulunan en önemli yapıların başında gelir. Vatikan’da bulunan Sistina Şapeli ise Papa seçimlerinin yapıldığı mekân olarak bilinir. Vatikan’ın en iyi korunan yerlerinden birisidir. Roma’daki Ponte Sant’angelo köprüsü de en ünlü köprüsü. Melekler Kalesi’ne ulaşmak için Tiber Nehri üstündeki köprü melek heykelleriyle dikkat çeker ve adını buradan almıştır. Vatikan aynı zamanda yaşayan bir ülkedir. İsviçreli muhafızlardan oluşan 110 kişilik sembolik bir ordusu dahi vardır. Roma’nın orta yerinde, şehirden yüksek duvarlar ile ayrılmıştır. Vatikan’ı ziyaret ederken kıyafetlerinize dikkat etmeniz gerekir. Kiliseye kısa şort, kısa etek ve dekoltesi fazla tişörtler ile girilmez.

Collezum'un gece görünümü
Aşk Çeşmesi

     Bu şehir sadece tarihiyle ziyaretçilerin ilgisini çekmez. Roma geçmişle günümüzün harmanlanmasından oluşan bir kenttir. Geçmişiyle olduğu kadar geleceğiyle de yaşar. Tarihsel yapılarının yanı sıra güneşi, denizi, serin akşamları, farklı renkleriyle insanları kendine cezbeder. Bu kez yaşayan Roma’ya dönüyoruz. Üstü açık otobüsler ile bir şehir gezisi yapın. İki saat gibi bir sürede tüm önemli yapıları görüp Roma hakkında bir ön bilgi edinin. Ancak bundan sonra çeşmeleri, sokakları, meydanları, sarayları, kiliseleri, pötikare masa örtülü sevimli kafeleri ve restoranları ile yaşayan Roma’yı keşfedin. O güzel sokaklarda tarih kokulu antik yapılar ve balkonsuz birbirinden güzel evler göreceksiniz. Avrupa’nın en güzel meydanlarının Roma’da olduğunu sizler de anlayacaksınız. Çünkü bu kentin meydanları yaşamak için yapılmışlardır. Özellikle Piazza Navona’ya, güneşi batırmak için gitmelisiniz. Bu meydan için Roma’nın en sevimli meydanı olduğu söylenir. Yayalara ayrılmış olan meydan, kafeler, sokak göstericileri, turistler, futbol oynayan çocuklar ve şırıl şırıl akan çeşmeleriyle görülmeye değer. Meydanda yer alan üç çeşmenin içinde en ünlüsü, Bernini tarafından tasarlanan Dört Nehir Çeşmesidir. Çeşmenin hemen arkasında Sant Agnese in Agone Kilisesi yer alır. Campo de’Fiori meydanı da eğlenceli ve keyifli bir meydandır. Meydanda sabahın erken saatlerinde çiçekçiler ile sebze-meyve satan insanlar tezgâh açar. Akşamları da kafe ve barlarda toplanan gençlerin eğlenceleri başlar. İspanyol Merdivenleri ve bu merdivenlerin bulunduğu Piazza di Spagna (İspanyol Meydanı), Roma’nın en hareketli yeridir. İspanyol merdivenlerini ilk gördüğünüzde bu mudur yani diyebilirsiniz ama ön yargılı davranmayın. Bu merdivenlere oturduğunuzda uzun süre kalkmak istemeyeceksiniz. Trevi çeşmesi, Roma’nın ünlü ve önemli yapılarının başında gelir. Türkler bu çeşmeye aşk çeşmesi adını verir. Çeşme adını, bulunduğu meydandan almıştır. Piazza San Pietro meydanı ise Vatikan topraklarında kalır. Trastevere, ünlü İtalyan yazar Cesare Pavese’in günlüklerinden anımsadığımız tanıdık bir isim gibi gelir kulaklarımıza. Aslında bu kentin en eski mahallelerinden biridir. Adı gibi Tiber’in öte yanında konuşlanmıştır.  Bugünlerde turistik olmuş eskinin hatırlanan semti. Bu yüzden İstanbul’un Cihangir semtine benzetiriz belki. Ulaşımı da oldukça kolay, otobüs ve tramvay ile gidebilirsiniz. Labirent gibi dar sokakları, renkli evleri, taş sokakları ve yaşam enerjisiyle insanı içine çeker Trastevere. Bu semt bana göre Roma’nın gizli bir bahçesi. Yerel bar ve restoranlarla dolu dar sokaklar akşam olunca tıka basa dolar. Yerel müzik eşliğinde birbirinden güzel yemekler ve tabii ki yanında şarap.  Roma'da unutulmaz bir gece yaşamak için gidilecek en doğru adres bence. Fiyatları da Trevi ya da Kolezyum gibi turistik yerlere göre daha uygun olacak. Ara sokaklardaki yerel aile işletmelerine giderseniz memnuniyetiniz daha da artacak. Gelelim Roma şehrinin önemli bir yapıtına. Pantheon, Latince ‘tüm tanrılara’ anlamına geliyor. Pantheon, Antik Roma döneminden kalan ve en iyi şekilde korunmuş olan bir tapınak. Günümüzdeki Pantheon aynı yerde yapılan üçüncü yapı. Önceki iki yapı yangınlarda tahrip olmuş. Pantheon’u bu kadar etkileyici kılan en önemli özellik ise mimarisidir. Yapının devasa kubbesi onu ünlü kılar. Mimarlık tarihinde, desteğe ihtiyaç duymadan yapılmış en büyük kubbesidir. Kubbenin ortasındaki Oculus adında bir delik vardır. 8 metre genişliğindeki bu delik yapının içine ışık giren tek yerdir. Piazza Venezia Roma’nın en popüler meydanlarından biridir. Hem antik Roma’nın hem de Vatikan’ın ortasında kalır. Meydanda görkemli bir anıt göreceksiniz. Bembeyaz mermerden yapılma, her tarafı heykellerle, sütunlarla süslü muazzam bir eser, insanın içinde yaşayası gelir. Roma gezisinde bir gecenizi Forumu, muhteşem Colosseum’u ve Piazza Venezia’dan geçerek Vittoria Emanuelle Anıtının ışıklandırılmış halini görmeye ayırmalısınız. Roma dışında göl kıyılarında bulunan köyleri de görmek gerek. Castel Gandolfo ve Nemi isimli bu köyleri gördüğünüzde Roma'nın gerçek yüzüyle karşılaşacaksınız.

Roma'da bir aile lokantasının dış görünümü
Roma'da bir aile lokantasının iç görünümü

      İtalya'da, genellikle, üç farklı yerde yemek yiyebilirsiniz: Klasik restoranlar (Ristorante), daha çok ev yemekleri ve yöresel lezzetlerin bulunduğu Trattoria'lar ve yeni moda fast food tarzı yiyeceklerin sunulduğu Gastronomia'lar. İtalyanlar öğle yemeklerinde daha çok aile işletmeleri olan trattoriaları tercih eder. Fast food tarzı yemek yapanlar hariç diğerleri, saat 15.00-19.00 arası kapalıdır. İtalya denince insanların aklına önce pizza ile makarna gelir. İtalyan pizzaları Amerikan tarzı pizzalardan farklıdır. Daha ince hamur, daha az malzemeli ve çıtır olur. Bütçeniz fazla kısıtlı değilse Trastevere ile Campo di Fiori bölgelerinde yemek yemenizi özellikle tavsiye ederim. Roma gezinizde Spagetti alla Vongole’yi (İstiridyeli Spagetti) denemelisiniz. İspanyol merdivenlerini görmeye gittiğinizde sırtınızı çevirip sağdan ikinci sokak olan Via della Croce sokağında 100-150 metre ilerleyin, 8 nolu kapıda durun. Bu dükkân, Pastificio isimli bir makarna dükkânıdır. Bir aile işletmesi olan bu mekânda öğlen 13.00-14.00 arası bir saatlik zaman diliminde iki çeşit makarna çıkarıp satılır. O ünlü makarnayı ister o küçük dükkânda ayak üstü yersiniz, isterseniz plastik kaba koydurup İspanyol Merdivenlerinde oturarak yersiniz. Fiyatı bir bardak şarapla birlikte 4.5 Euro olan bu lezzet şölenini kaçırmayın ve merdivenlere oturup yiyerek içinizdeki çocuğu yaşatın. İtalya espresso ve cappucinonun ana vatanı olarak tanınır. Bu yüzden vereceğiniz molalarda sık sık bu kahveleri içmeyi deneyin. Zamanı geldiğinde kendinizi ve sevdiğinizi şımartmayı unutmayın. Tatile çıkmanın bir nedeninin de bu olduğunu unutmayın. Roma’da irili ufaklı her mekânda kahve çeşitlerini bulabilirsiniz. Bu mekanlarda hoş kokular içinde kendinizi kaybetmeniz dahi mümkün. Şayet kahve sevmeyenlerden iseniz, hafif alkollü Limoncello, tiramisu tatlısı ya da meşhur İtalyan Dondurması olan Gelato’yu da tercih edebilirsiniz.

 

     Yurt dışı gezilerinin en eğlenceli kısımlarından olan alışveriş bir çoğumuz için ayrı bir öneme sahiptir. Bunun için bazı şeyleri önceden bilmek gerek. Öncelikle şunu bilmelisiniz, Roma, Paris ve Venedik kadar pahalı olmasa da pek de onları aratmaz bu hususta. Roma geziniz boyunca “Tax Free” amblemi gördünüz mağazalarda yapacağınız toplam en az 155€’luk alışverişlerinizde yaklaşık %12 oranında vergi iadesi alabileceğinizi unutmayın.  Bunun için alışveriş sırasında pasaportunuzu yanınızda bulundurun ve mağaza tarafından size verilen formu doldurun. Ülkeden ayrılırken havaalanlarındaki “Tax Free Refund” bölümünden satın aldığınız malı göstererek ve aldığınız makbuzu İtalyan gümrüğüne damgalatarak vergi iadesi hakkına kavuşursunuz. Turistik merkezlerde ve büyük mağazalarda çalışma saatleri bize uygun olsa da yerel dükkanlarda alışveriş yaparken aşağıda ki bilgiyi aklınızda bulundurun. Özellikle yaz aylarında 12.00-15.00 ya da 12.00-16.00 saatleri arasında yerel mağazaların bir çoğu kapalıdır. Bunun için alışverişinizi ya sabah erken saatlerde ya da 17.00-19.00 arasında yapın. Roma’nın her yerinde seyyar satıcı vardır. Bu iş Afrika kökenlilerin tekelindedir. Pazarlık yaparak size teklif edilen fiyatın yarı fiyatına ürün almak mümkündür. Roma şehrinin lüks alışveriş alanı ise Piazza di Spagna’dan başlar ve Via del Corso – Largo C. Goldoni’yi de içine alarak devam eder. Roma alışveriş turunuz boyunca şehirde yer alan sokak pazarlarına da mutlaka zaman ayırın. Roma’ya yemek için gelenlerin mutlaka uğradığı Testaccio Mahallesi’ni görmeden ülkenize dönmeyin. Buraya kadar gelmişken de mahallenin ünlü marketine girip 12 ay bekletilerek hazırlanan bizim parmesan olarak bildiğimiz ünlü "reggiona" peynirinden almayı ihmal etmeyin. Aklınızda olsun küçük hediyeliklerinizi, Vatikan’a giderken yol üzerindeki dükkanlardan temin edebilirsiniz. Bunun yanı sıra Termini istasyonu yakınlarında “bir milyoncu” benzeri dükkanlardan da bu tür ihtiyaçlarınızı giderebilirsiniz. Roma’ya gelip te İtalya’nın en büyük outletlerinden biri olan Castelli Romani’de ucuz alışveriş yapmadan dönülmeyeceğini de aklınızdan çıkartmayın. Bunun için de zaman ayırmanız gerek. Buraya gelişinizi köy gezileri ile birleştirirseniz zamandan da kazanırsınız.  Roma’ya geldiğinizde asıl görülmesi gereken yerlerin müzeler olduğunu da bilmelisiniz. Bunların en önemlileri; Vatikan Müzesi, Galleria Borghese, Capitoline Müzesi, Sant Angelo ve Ulusal Roma Müzeleridir. Roma’da hırsızlık yaygın bir suç, dikkatli olmanız için sizi uyarırım.

     Roma’yı birkaç sayfa ile anlatmak ancak bu kadar olur. Onun hakkında bilmeniz gerekenleri yazdığımızda ise kalın bir roman olur.

bottom of page